Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi'nin yeri bende bir başkadır. Daha doğrusu her Zonguldaklı için, kentte üretime, yatırıma, eğitime, istihdama dönük atılan adımlar heyecan yaratır. Sebebi şu.
80'lerin sonu 90'ların başında, taş kömürü üretimi, ithalattan daha maliyetli hale geldiğinde, mevcut iktidarlar adeta kenti kapatmanın yollarını aramaya başlamıştı. Koca koca işadamları, Zonguldak'taki ocakları kapatıp somon çiftlikleri kurmayı teklif ediyordu. Kömür üretimi durdurulsa fakat işçilere maaşları ödenmeye devam etse, ayrıca kömür ithalatına para ödense bile yine devletin kâra geçeceği konuşuluyordu kulislerde. Ekmek kapıları tamamen kapanmış, kentin gençleri göçe zorlanmıştı. Zonguldaklı bir genç olarak o vakitler yaşadığım hayal kırıklığını anlatamam. Ankara'nın böylesine haksızlık yaptığı bu kent, 1829 yılında taşkömürünün bulunmasıyla emeğin ve enerjinin başkenti olmuştu... O kapatmayı düşündükleri kentte 1,5 milyar ton taşkömürü rezervi vardı. Ve Berat