Yılmaz Erdoğan imzalı Aydınlıkevler'i ancak izleyebildim. Seneler sonra tiyatro sahnesine dönen Demet Akbağ'ın muazzam oyunculuğu. Salih Bademci, Burak Dakak, Sinem Ünsal ve elbette Caner Alkaya'nın muhteşem performansı. Epeydir ilk kez böyle güzel bir oyun izledim. Hikaye 1975 Ankara'sında geçiyor. Ambargo yılları. ABD yüzünden yaşanan sefalet ve yokluk. Bu şartlarda yaşam savaşı veren bir babaanne ve okutmaya çalıştığı torunu. İşte tam o günlerde Amerikalılar, mahallelerine bir golf kulübü kuruyor. Gecekondularla kulübün arasına da duvar çekiyorlar. O duvarı aşan golf topları gelip mahallelinin camlarını kırıyor. Bir, üç, beş derken gençler toplanıp, 'neler oluyor o duvarın arkasında' diye bakmaya gidiyorlar. Ve orada feci hâlde dayak yiyorlar. İşte hem camları kırılan hem de torunu dövülen Zühre Nine, eline baltasını alıp ABD'ye savaş açıyor. ''Neden yapıyorsun bunu?'' diye soranlara da şu cevabı veriyor; ''Hem camlarımızı kırdılar hem de çocuklarımızı dövdüler''.