Faturalar üzerinden devam eden muhalefet malumunuz. Sebebi, gerekçesi her ne olursa olsun vatandaş başına gelen her olumsuzluktan hükümeti sorumlu tutuyor. Metrobüs bile geç gelse cumhurbaşkanına sesleniyor... Cumhurbaşkanı da "Bu benim sorunum değil, bu işin sorumlusu şudur" demek yerine, elinden gelen her ne varsa yapıp derde derman olmaya çalışıyor...
İşte marketlerdeki fahiş fiyatlarla ilgili atılan son adım. Temel gıdada KDV'nin %1'e indirilmesi hamlesi. Hükümetin elinde bu enstrüman vardı, bunu kullandı. Yapacak başka bir şeyi olsa onu yapardı. Oysa marketlerdeki fahiş fiyatın suçlusu, sorumlusu hükümet mi? Üreticiden 3 TL'ye çıkan bir salatalık ya da patlıcan, market rafında 29 liradan satılıyorsa buna hükümet ne yapsın? Yapabileceği bir tek KDV indirimiydi, onu yaptı.
Bakın bir noktayı aydınlatalım... KDV indirimi ne demek? Markette satın aldığınız bir ürün için ödemeniz gereken paradan daha azını ödemeniz demek. Bu satıcının daha az kazanması değil alıcının daha az ödeyecek olması anlamına geliyor... Karıştırmayın yani. Orada düşürülen KDV'nin, ürünü satan firmayla bir ilgisi yok. Devlet alacağından vazgeçiyor. Markete de "Bunu etikete yansıt" diyor. Alış fiyatının üstüne koyduğu kârı değişmiyor yani firmanın. O hâlâ 3 liraya aldığı salatalığı 29 liraya satmaya devam ediyor.
Ama, bunun için devletin aldığı vergi düşüyor sadece. Bu kadar basit. Ve marketler, bunu bile etikete yansıtmıyor. KDV'nin %1'e düştüğü gün fiyatları arttırıp, KDV'yi indirince aynı rakamı bulmayı başarıyorlar. Fiyat aynı kalıyor. Tek değişen paranın gittiği yer. Hükümet KDV indirimi yapmadan önce devlete gidiyordu, şimdi ondan vazgeçilince o para da market sahibinin cebine gitmeye başladı anlayacağınız... Durup dururken adam daha çok kazanır oldu yani. E ben ne anladım bu düzenlemeden...