15 Temmuz Darbe girişimi için siyaset bilimciler farklı farklı tanımlamalar kullanıyor..
Bir türlü ‘darbe’ girişimi diyemeyenleri bu anlamda daha iyi anlamak lazım..
Darbeye destek verdiğinden dolayı değil..
Sahiden yaşanan manzarayı doğru analiz edebilmek için..
Çünkü o gece bu memlekette yaşanan şey ‘darbe’ değildi...
Bir işgal girişimiydi..
Dışarıda planlanmış, içerideki taşeronları eliyle sahneye konmuş, siyasetteki uzantılarıyla desteklenmiş bir iç işgal planıydı 15 Temmuz..
Ve ‘Darbenin olması’ üzerine değil, ‘engellenmesi’ üzerine yapılmıştı kurgu..
Şöyle anlatayım..
15 Temmuz gecesi (Allah korusun) Recep Tayyip Erdoğan şehit edilecekti..
Onu sevenler, inananlar, izinden gidenler sokaklara dökülecek ama hareket edemeyeceklerdi.
Çünkü 10 kilometrekarelik alanlarda etrafı kapalı dikdörtgenlere hapsedilmiş olacaklardı..
İşte tam o sırada bir kahraman çıkacak ve kendini tankın önüne atacaktı..
Onun bu tavrı üzerine tanklar kışlalarına çekilecekti..
Ama suikast de gerçekleşmiş olacaktı...
İşte bu tankın önüne atlayacak olan kişi her kimse, yeni dönemde kahramanımız o olacaktı..
Ve bu kişi, bütün politik kariyerini de ‘Erdoğan’ın izinden gitmek’ üzerine kurgulayacaktı..
İşgal bu yeni ‘lider’ üzerinden gerçekleşecekti..
Hesapların üzerindeki hesabı göremediler..
Güneydoğu’yu alacaklardı!