Yok yok durun siyasi bir başlık değil bu…
Cumhur İttifakı’nda yeni arayışlarda gözünü “Kadının nafakasına”
dikip, bunu ittifak masasına getiren yüzde sıfır küsurluk
partilerle ilgili bir ima falan da değil.
Onların kadının nafakası üzerinden pazarlığı kendilerini
ilgilendirir.…
Neticede, herkes hakettiği, kendine yakışan masada yerini ve
sandalyesini bulur.
Bu cümleyi, geçen Pazar Oscar’da neredeyse bütün önemli ödülleri
toplayan “Her şey, Her yerde, Aynı Anda” adlı filminden aldım.
Önceki gece filmi seyrettim.
Meraklılarına faydalı bir not vereyim.
Bu yıl birinciliği alan bu film de, ‘En İyi Yabancı Film’ seçilen
“Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” filmi de Netflix’te var.
İkisi de harika film.
Ama yedi Oscar alan “Her şey, Her yerde, Aynı Anda” filmi bana göre
sinema tarihinde yeni bir neslin açtığı yeni bir çağın filmi…
Belki de Metaverse evrenin ilk ticari filmi…
Aslında filmin konusu son derece basit ve sıradan.
Açtıkları çamaşırhanede çok çalışan Uzakdoğu göçmeni bir çekirdek
aile.
Anne, baba, ergenliğe giden kızları ve yaşlı bir babadan
oluşuyor…
Aslında çok sıradan bir aile…
Ama bu kadar sıradan kişiliklerin her birinin içinde
yaşayabilecekleri başka bir evren mümkün olursa…
O küçük dünyayı metaverse bir evrene çevirebildiklerinde, her
evrene başka bir kimlikle geçen kişiliğimizin aldığı biçimler
hayret verici bir dünya ortaya çıkarıyor.
Sıradan ve günlük hayatta bastırılan kişiliklerimiz bir başka
evrende çok renkli, çok isyankâr, çok meydan okuyan…
Ve hayatın gerçek anlamını ortayla koyan renkli birer karaktere
dönüşüyor.
Carl Jung’un anlattığı “Gölge kişiliklerimizin”, aslında hayalet
değil, asıl kişiliğimiz olduğunu ve bunun çok daha saygıdeğer, çok
daha renkli ve cesur olduğunu görüyoruz.
İnanılmaz bir film.
Geçtiğimiz yıllarda Oscar kazanan “Parazit’ten” çok daha
komplike…
Sinemanın bir montaj sanatı olduğunu çok daha iyi anlıyorsunuz.
Hayatta kalmak için kendimizi ehlileştirmek işe yaradı mı?
İnanılmaz bir senaryo…
Gerçek diye yaşadığımız evrende hayatta kalabilmek amacıyla “Adaba
uygun” hale getirmek için ehlileştirdiğimiz yanımızın aslında
içimizdeki asıl “Biz’in” yanında ne kadar korkak, ne kadar renksiz
ve ruhsuz olduğunu anlatan başka bir evren öneriyor bize…
İsterseniz fazla laf kalabalığı yapmadan, filmden not aldığım ve
beni çok etkileyen cümlelerle ne demek istediğimi anlatmaya
çalışayım..
Bakın bakalım o cümlelerden birinde veya hangilerinde kendinizi de
bulabileceksiniz?
(*) BİZ KİMİZ: “Öteki evrene atlamamızın amacı, bizi olmamız gereken yere götürmesidir…”
***