Eğer 15 Temmuz gecesi tankların önüne yatan bir insan bile FETÖ'cü diye ihbar ediliyorsa...
Evi aranıyorsa..
Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz bile tweet atıp “Bu operasyon bize dönüyor” diyecek hale gelmişse...
Eğer Ankara Ticaret Odası’nın kapalı oturumunda bir işadamı, kendini, hakkında hiçbir hukuki işlem olmayan ötekine FETÖ’cü diye bağırıp istifasını isteme hakkına sahip görmeye başlamışsa...
Eğer ülkenin dört bir tarafında muhbirlik şahsi düşmanlıkların en büyük silahı haline gelmişse...
Kardeş kardeşi, anne çocuğunu, çocuk annesini-babasını, komşu komşuyu ihbar telaşına düşmüşse...
Eğer aranan insanların karıları, anneleri, kardeşleri rehin alınmaya başlanmış...
Tekerlerli sandalyeye mahkûm yaşlı kadınlar, sırf aranan birinin yakını olduğu için sürüklene sürüklene götürülür hale gelmişse....
Eğer yıllar önce başı örtülü ilk kadın milletvekilinin koluna girerek onu Meclis’e götüren başı açık kadın milletvekili, bugün içeri alınmış ve o gün onun desteklediği başı örtülü kadın onu savunmak için tek kelime edemeyecek hale gelmişse...
Yılların gadrine uğramış muhafazakâr insanlar sonradan yetme trollerin, yanaşma köşe yazarlarının vicdansız saldırıları karşısında yapayalnız bırakılmışsa...
Kıskançlık ve haset genç bir baleti gammazlamaya inecek kadar pespayeleşmişse...
Silivri mezalimi sırasında farkına vardığımız hukuk sorunu, şimdi hızla milli bir karakter sorunu haline geliyor demektir.