30 Mayıs 2013 günü saat tam 22.30’da İsrail güvenlik birimlerinden ilk uyarılar gelmeye başladığında, o gemide yaşanacakların tanığı olacak insanlar arasında genç bir kadın da vardı.
Elinde fotoğraf makinesi ile bekliyordu.
***
Geminin adı Mavi Marmara’ydı...
İsrail hükümetinin Gazze’ye uyguladığı ambargoyu delmek için yola çıkmıştı...
İçinde birçok milletten, birçok inançtan insan vardı...
***
Gemiye Türkiye’den binen kadın gazeteciydi.
İki yıl sonra o an için şunları yazacaktı:
“Ne hayallerle binmiştim Mavi Marmara gemisine...
Zaman zaman, İsrail’in yapabileceği ani bir saldırı olasılığı aklıma gelse de, ‘Yapamazlar, bu kadarını yapamazlar’ deyip rahatlıyordum.
Müdahale etmeyi düşünseler bile üzerinde uçurtmaların uçtuğunu görüp vazgeçerler diye geçirdim aklımdan.”
***
Ama öyle olmadı...
İsrail acımasızca saldırdı...
O gemide 9 kişi hayatını kaybetti...
***
O kadın gazeteci İsrail tarafından gözaltına alındı...
Serbest bırakılınca o gemide yaşadıklarının hikâyesini kitap haline getirdi.
O kitapla Türkiye’de gazeteciliğin en önemli 2 ödülünden biri olan Sedat Simaviödülünü kazandı.