EL Gabo'nun bir zamanlar bu sokaklarda dolaştığını hissetmek çok tuhaf bir duygu.
“Yüzyıllık Yalnızlık”, “Kolera Günlerinde Aşk”, “Kırmızı
Pazartesi” ve gençliğimi yakıp yıkan kitaplar...
Hürriyet
Ama nedense bu şehirde aklıma gelen kitabı “Başkan Babamızın
Sonbaharı...”
***
Cumartesi akşamından beri Kolombiya’nın Cartagena şehrindeyim.
Yani Gabriel Garcia Marquez’in gazeteciliğe başladığı
şehirde...
Gazeteciydi ve gazetecilik yaptığı yıllarda Latin Amerika,
darbelerle işbaşına gelmiş diktatörlerle doluydu. Onun
kitaplarından öğrendik ki, gazeteci yalnızdır.
Ama diktatörler, onlardan da yalnız.
***
Marquez’in yakılan bedeninden kalan küllerin yarısı
Meksika’da...
Öteki yarısı ise bu şehirde...
İşte bu küllerin arasında, dünyanın dört bir tarafından gelmiş 800
gazeteci, “başkan babaların”, otoriter iktidarların mesleğimize
getirdiği sorunları tartışıyoruz.
***
Cartagena bu yıl, İspanyollar tarafından kuruluşunun 483’üncü
yılını kutluyor...
Bizler de “dünya gazete sahipleri ve editörlerini” bir araya
getiren WAN-IFRA’nın 68’inci kongresini yapıyoruz.
Son 2 yıla kadar hep dijital devrimi konuşmuştuk.
Ama ne yazık ki, iki yıldan bu yana bir numaralı konumuz “Freedom
of speech” oldu..
Yani “ifade özgürlüğü”...
***
Buraya gelirken yolda Economist dergisinin kapak konusu olarak bunu
okumuştum. Time dergisi de aynı konuyu işliyordu.
Toplantıya başlarken Orlando saldırısının insan bilançosu önümüze
düştü.
Artık “başkan babalara” bir de acımasız insanlık dışı terör
örgütleri eklenmişti.
Yani ifade özgürlüğüne en çok ihtiyaç duyduğumuz
zamanlardaydık...
***
Bir kere daha anladık ki...
Bedel ödemeye hazır olan insanlar olmadıkça...
Marguez’in romanındaki “başkan babalar” olacak...