ÖNCEKİ akşam Antalya'nın Akra Barut Oteli'nin büyük salonunda
Antalyalı işadamlarının katıldığı yemekte bir konuşma yaptım.
Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin düzenlediği yemekteki
konuşmamın başlığı şuydu:
“Birbirimizle barışmak artık hayal mi, yoksa mümkün mü?”
Sabah Antalya’ya indiğimde hava şöyleydi:
- Sokaklarda turist yoktu.
- İnsanlar turizmle ilgili çok karamsar bir hava içindeydiler.
- Geçen gün bir işadamı intihar etmiş. Bu, Rus uçağının
düşürülmesi ile başlayan kriz sonrasında üçüncü işadamı
intiharıymış.
- Yazla birlikte intiharların artmasından endişe ediliyormuş.
- Her yıl 1 Mart’ta başlayan turizm mevsiminin açılışı 1
Haziran’a kalmış.
- Bazı oteller hiç açılmayacakmış, bazıları ise sadece bir
bölümlerini açacakmış.
İşte bütün bunları dinledikten sonra sahneye çıktım ve konuşmama şöyle başladım:
“Tablo karanlık. Önümüz gece. Birbirimizin boğazına sarılmış vaziyetteyiz.
Buraya çok karamsar duygularla geliyordum. Ama biraz önce Cumhurbaşkanı’nın laiklikle ilgili konuşmasını okudum.