Utanarak yazıyorum , ama saklamayacağım.
Mektubu Miamide güneşli bir günün sabahında otelimde aldım.
Yazan çocuğun adı Duabey Onur Öztürk’…
Dün Irak cephesinden 6 şehit cenazesi geldi.
Onlardan biri…
*
Daha geçen yıl eski adı ile Harbiye”den mezun olmuş.
Mezun olduğu taburun adı da oturdu şurama…
Anafartalar Taburu…
Annesi emekli öğretmen.
Babası emekli uzatmalı çavuş.
Biri bu ülkenin çocuklarının eğitimi , öteki bu vatanın sınırlarını
korumak için bir hayat boyu çalışmış güzel iki Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı…
Ve şimdi ülkesi bunun karşılığını onlara tabutun içinde gönderdiği
bir evlat bedeni ile veriyor…
Bakıyorum, yine de metin duruyorlar.
Elbette vatan savunması gerektirdiği zaman bedendeki o can verilir
diyorlar bir ihtimal …
*
Artık biliyoruz, cepheye giden her çocuğumuzun cebinde hazır bir
son mektubu vardır.
Duabey teğmenimiz de bırakmış böyle hüzünlü bir vesika…
Önce annesini düşünüyor.
“Ona hemen söylemeyin dayanamaz” diyor.
Sonra çok yakın üç arkadaşına sesleniyor:
“Ne olur ilk gecem beni yanlız bırakmayın…”
*
Bırakmamış arkadaşları.
Anafartalar Taburu”nda omuz omuza çarpıştığı arkadaşları gelip ilk
gecesi onu yalnız bırakmamışlar.
Bir de şunu demişler:
“Biz buraya onun yanında olmak ve Harbiye Marşını okumak için
geldik…”
*