BEN Nihat Genç'i severim. Neden mi...
***
Fikirlerine katıldığımdan değil...
Üslubundaki keskinlikten dolayı hiç değil.
***
Delikanlı adamdır da ondan.
Günün 24 saati delikanlıdır.
Bu ülkenin nöbetçi vicdanlarından biridir.
Geçen gün Odatv’deki yazısını bu yüzden çok sevdim.
***
O ki en şiddetli muhaliftir Erdoğan’a...
- Dedi ki...
Mühim olan vatan sevgisi ve vatan nöbetiyse eğer...
Bugün için muhalefet teferruattır...
- Dedi ki...
Benim itirazım yarını da bekleyebilir.
Bugün görev vatanı savunmaktır.
***
Ben de öyle düşünüyorum...
***
Ama Nihat Genç gibi ben de şunu sormadan geçemeyeceğim.
Askeri okulları kapatmak iyi bir fikir midir?
Ülkemizi duvara toslatan siyasi elit, polisin ve yargının
içindekiler hepsi sivil okullardan mezun.
Askeri sivilleştireceğiz derken, polisin, yargının, sivil
bürokrasinin bütün arızasını askere de bulaştırma tehlikesi yok
mu...
PEKİ O HER ŞEYİ BAŞLATAN SAHTEKÂR HANGİ KUBURDA
HATIRLAYIN o günleri...
Her şey onun kargacık burgacık elyazısı ile yazdığı iftiralar ve
çizdiği o meşum “Ergenekon çetesi şeması” ile başlamıştı...
***
Hani adı Tuncay mıydı neydi...Hani Kanada’ya sığınıp hahamlık
başvurusu yapmıştı...
***
Kimler yoktu ki o iftira kuburunda...80 yaşındaki İlhan
Abiler...Terminal safhadaki Türkan Hanımlar o sahtekârın
işaretparmağı ile alınmışlardı evlerinden...
***
Hürriyet
İbrahim Bey...
TRT’nin o günkü genel müdürü...Hatırlıyor musunuz...
Devletin TRT’sine canlı bağlatıp üç buçuk saat bizlere atılmadık
iftira bıraktırmamıştınız.
Bu nedir dediğimizde, haber dairenizden “Gazetecilik yapıyoruz”
cevabı gelmişti...
***
Nerede şimdi o karanlık adam...
Herkesin inine girildi de, onun kuburuna girmeye neden kimse
cesaret edemiyor...
TÜRKLER İÇİN GÜZEL BİR KARAKTER TESTİ
LOGOSUNDA “Türkiye Türklerindir” yazan bir gazetenin
çalışanıyım.
***
Bu gözler, şahidin gözleri...
Çok şey gördü.
***
Kimini herkese anlattığı, kimini ise dipsiz kuyulara dönen içine
attığı birçok şey...
***
Ama bir soru var ki....
Onu artık o dipsiz kuyuda tutamayacağım.
Ve soracağım...
***
Biz Türkler karakterli insanlar mıyız...
***
Ehh hepimiz birer karakter abidesi değilsek de...
Yani... Şöyle böyle işte...
***
Gerçekten öyle miyiz...
Öyleyse gelin hepimize küçük bir test uygulayalım.
HEPİMİZ BİRER KÂĞIT İMZALASAK VE DESEK Kİ
HEPİMİZ...
Hadi, hepimiz değilsek de kamuoyunun önündeki şu 10-15 bin
kişi...
Hani televizyonlara çıkıp durmadan konuşan, köşelerinde yazanlar
var ya...
İşte onlar...
***
Önümüze bir kâğıt alsak ve desek ki...
15 Temmuz’u 16’ya bağlayan gecenin saat 21.30’undan, sabah
04.00’üne kadar geçen süre içinde, telefonda ve yüz yüze ne
konuştuysam...
Hepsinin kamuoyuna açıklanmasına izin veriyorum...
***
Sizce nasıl bir tablo ortaya çıkardı...
***
Var mısınız...
Ben “Varım” diyorum ama siz yine de iki kere düşünün...
ÂLİ DEVLETİMİZ KEMAL GÜRÜZ’E KÜÇÜK BİR PARDON DEMEYECEK Mİ
HEPSİ oradaydı ve neler yazmışlardı...
Ne darbeciliği kalmış, suçmuş gibi ne de Kemalistliği...
Darbe nedeniyle yakalama emri çıkardıklarında yurtdışındaydı...
Bindi gemiye, çıktı İzmir’e, uzattı ellerini ve “Hadi kelepçeleyin”
dedi....
Ezberleri öylesine bozulmuştu ki... O gün içeri almaya yüzleri
tutmadı.
Beş gün sonra aldılar.