ÖNCEKİ günden beri şunu anlamaya çalışıyorum.
Cumhurbaşkanı’nın çıkışı ne anlama geliyor?
* * *
Lozan’la ilgili öylesine dile getirilmiş şahsi bir yorum mu...
Yoksa “Lozan’da kaybettiklerimizi geri almaya” yönelik yeni bir
politikanın sinyali mi...
* * *
Mesela Yunanistan Dışişleri Bakanı, büyükelçimizi çağırıp
sorsa:
“On İki Ada’yla ilgili bir sıkıntınız mı var?”
Büyükelçi şöyle mi diyecek:
“Adalarla ilgili hiçbir beklentimiz yoktur. Bu sadece tarihi bir
olayın yorumudur.”
* * *
Türkiye’nin Ortadoğu konusundaki politikası şuydu:
“Sınırlar değişmemeli.”
Suriye’nin durumu ortadayken... Bizim politikamız buyken, bu sözler
nasıl anlaşılacaktır?
Musul ve Kerkük konusunda yeni bir politikanın işareti mi var?
Kimsenin kuşkusu olmasın ki bu sorular büyükelçilerimize
sorulacaktır.
* * *
Benim tahminim Cumhurbaşkanı’nın bu sözleri Lozan’a yönelik şahsi
bir yorumdu.
DÜŞMAN AZALTIP DOST ARTTIRMAK BİTİYOR MU
ÇOK umut verici bir adımdı. Mantığa, gerçekçiliğe dönüş gibi duruyordu.
“Sıfır sorun” sloganı “Yeni Osmanlıcılık”a çarpınca, “Herkesle
dost” politikası, “Herkesle düşman” siyasetine dönüşmüştü. Başbakan
Binali Yıldırım bunu çok iyi anlamış görünüyordu. Ama ortada öyle
bir rüzgâr esmeye başladı ki...
Sormadan edemiyorum. Ortadoğu’da ve Balkanlar’da dostları çoğaltma
düşüncesinden vaz mı geçiyoruz...