BİZİM mahallenin güzel çocukları var. Ama artık biliyoruz ki, karşı mahallenin de güzel çocukları var. Hem de çok güzel çocukları...
*
Şunu da biliyoruz.
Bu güzel çocuklar artık birbirini buluyor.
Birbirini kolluyor.
*
İşte en güzel örneği, Soner Yalçın’ın dünkü yazısı...
Yeni Şafak gazetesi yazarı Akif Emre’nin ölümü üzerine atılan acımasız bir tweet’e karşı yazdığı yazı, bir insanlık manifestosu gibi...
*
O pis ruhlu adam, kararmış vicdanının ifadesi olan tweet’inde “Yeni Şafak gazetesinden bir tetikçi eksilmiş” diye yazmış.
Oysa pek de iyi tanımadığımız o mahallenin en vicdanlı insanlarından biriydi Akif Emre.
*
Soner Yalçın diyor ki...
“Demek, ‘mahalleler’ bu derece birbirinden koptu!
Demek, insanlar bu derece kin dolu! Yazık.
Demek, ‘tetikçi’ öyle mi? Günah.
Oysa ani ölümünü duyduğumda, ‘ah keşke tanışsaydım; sohbet etseydim; ne eksiklik’ dedim içimden.”
*
Ve bakın öteki mahallenin güzel ve 60 yaşında masasının başına yığılıp kalan kayıp çocuğunu nasıl anlatıyor.
SONER YAZIYOR:
CİP KÜLTÜRÜNE YENİLMEYEN BİR ARKADAŞIMIZDI AKİF EMRE
- “Evet, yazardı.
Evet, gazeteciydi.
Evet, belgeselciydi.
Bana sorarsanız hepsinin üstündeydi...
Sufi idi; nefsine hıkim.
Hâlâ süren iktidar sarhoşluğu döneminde nemalanma nedir bilmedi.
Basitliğe tamah etmedi; cip kültürüne yenilmedi; eşyanın kölesi olmadı yani.
Tamahkârları sevmedi. O hep Üsküdar’ın dolmuş müşterisi.
Hep mütevazı.”
*
Soner Yalçın, “Kâbe’sini kaybedenlerden değildi” deyip devam ediyor: