Mikhail Sergeyeviç Gorbaçov’un ölüm haberini bu sabah, tabii ki evimizin nöbetçi sosyalisti Tansu Özkök’den aldım.
Sabah uyandığımda telefonumdaki ilk Whatsapp mesajı onundu:
“Gorbaçov öldü…”
İnsan hafızası tuhaf…
Haberi okuduğum an 35 yıl öncesine döndüm…
1987 yılına…
DUVARDAKİ HERHANGİ BİR TUĞLA MI ÇEKİLDİ
O an küçük şahsi tarihimin duvarında bir tuğlanın eksildiğini
hissettim.
Pink Floyd şarkısındaki gibi…
“Another Brick in The Wall…”
Hayır herhangi bir tuğla değil…
Bir tuğla çekildi ve insanlık tarihinin en dramatik duvarı çöktü…
DÜNYAYI DEĞİŞTİREN 2 KELİME: “GLASNOST” VE “PERESTROİKA”
Tuğlayı çeken Gorbaçov’du ve yıl 1987’di…
O yıl, Sovyetler Birliği’nin sonunu getiren iki kelimeyi dünyanın siyasi hafızasına sokmuştu:
“Glasnost”…Yani “Şeffaflık…”
“Perestroika”…Yani “Yeniden yapılanma…”
O yıl Kızıl Meydan, kızıl tarihinin, yani Sovyet İhtilali’nin 70’inci yılını kutluyordu.
O AN SOL TARAFTA AYAKTA TÖRENİ İZLEYEN 3 GAZETECİ
Bu iki kelimeyi ağzından çıkaran Gorbaçov, Lenin Mozolesi’nin
üzerindeki Sovyet Nomenklaturasının içindeydi.
Lenin’in mumyasının yattığı o mozolenin hemen sol tarafında , ünlü Sovyet devrimcilerinin mezarlarının önünde 3 Türk gazeteci de bu tarihi ana tanıklık ediyordu.
Rahmetli Mehmet Ali Birand…
Cengiz Çandar…
Ve ben…