GEÇEN hafta Cumhuriyet gazetesi yazarı Selin Ongun sordu:
"Yazı yazmadığınız dönemde Emin Çölaşan'ın yazdığı yazı hakkında ne düşünüyorsunuz..."
Verdiğim cevap önemli değildi. Ama o an şunu fark ettim.
Emin Çölaşan artık benim duygu alanımdan çıkmış.
* * *
Şunu demek istiyorum.
Hakkımızda yazdığı kitap, mülakatlarda söylediği haksız şeyler, bizlere yapıştırdığı etiketler...
Hiçbirinin izi kalmamış artık...
Bu, bir anlamda, ona olan kızgınlığımın geçtiği, onun yerini bir ilgisizliğin aldığını gösteriyor.
* * *
Ama başka bir şeyi fark ettim.
Son 6 yılda yaşadıklarımız, demokrasinin aldığı yaralar, despot bir rejimin yüreğimize düşürdüğü haksızlık, vicdansızlık korları...
Hepimizi, Emin Çölaşan'laştırmaya başlamış.
Hepimiz kolayını bulduk.
Erdoğan'a çaktın mı, okunman garanti.
Karşı mahallede de bizleri hedef göstermeler, aşağılamalar, yerden yere vurmalar prim yapıyor.
Okunmasalar bile en azından Saray'ın gözüne girdiğiniz için, bu yazılar onlara rant olarak dönüyor.
* * *
Farkında mısınız...
Hepimiz trolleşiyoruz.
Kimimiz müesses despot nizamı ve onun abidesini korumak için, kimimiz o despot rejime karşı kendimizi savunmak için... Kimimizin haklı gerekçeleri var, kimimizin kaybedeceği imkânlar, ayrıcalıklar, kıyaklar var.