TRT Genel Müdürlüğü'nün başında oturan arkadaş...
Sen kimsen, sana diyorum.
* * *
Orası babanın çiftliği değil...
Orası, patronun kimse, onun babasının malı da değil, mülkü de
değil...
* * *
Orası milletin malı, milletin mülkü...
Oturduğun koltuğun parası, bizim cebimizden geliyor...
Bizim vergilerimizi har vurup harman savuruyorsun...
* * *
Bak kardeşim...
Yaptığın işi, yaptığın haksızlıkları, yaptığın adaletsizlikleri,
senin gözün görmüyor olabilir...
Ama biz yazdık bir kenara ve unutmayacağız.
* * *
Babanın çiftliğinde partilere verdiğin söz hakkı çetelesi
şu:
- Cumhurbaşkanı’na 29 saat...
- AKP’ye 30 saat...
- CHP’ye 5 saat...
- MHP’ye 1 saat...
- HDP’ye 18 dakika vermişsin...
* * *
Yani bizim paramızla, sokaktaki insanın parasıyla, milletin vergisiyle Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en adaletsiz, en vicdansız yayıncılığını yapıyorsun...
* * *
Ben eski bir TRT çalışanıyım...
Bu ülkede tek televizyon kanalı, sadece devlet radyosunun olduğu
günlerde çalıştım o kurumda...
Şerefi vardı o kurumun...
Adalet duygusu vardı...
Vicdanı cüzdanına ve şahsi ihtirasa teslim olmamıştı...
Muhalefet değil, iktidar şikâyet ederdi onun vicdanlı
yayınlarından...
* * *
Ama hepimiz çok iyi anlıyoruz...
Bir korku var bu pervasızca yayıncılığın arkasında...
İktidarı kaybetme kâbusu var...
* * *
Bu ülkede İnönü iktidar kaybetti... Ecevit, Demirel, Özal
iktidar kaybetti...
Hiçbirinin böyle bir korkusu yoktu...
* * *
Öyleyse nedir bu korkunun nedeni...
Bilmediğimiz, bizden sakladığınız çok mu ayıbınız, çok mu suçunuz
var...
Az kaldı... Onu da öğreneceğiz...