HEP başkalarının ölümü üzerine konuşuyoruz.
Gelin biraz da kendi ölümümüz üzerine konuşalım.
Geçenlerde Mehmet Yılmaz hangi tarihte öleceğimizi gösteren bir internet sitesinden bahsetti.
Girip ben de baktım.
Ona göre 23 yıl ömrüm kalmış.
* * *
Brian Jones, Jimi Hendrix, Janis Joplin, Jim Morrison, Kurt Cobain, Amy Winehouse...
Çok sevdiğim 6 müzisyen...
27 yaşındayken öldüler.
Onlara “27’ler Kulübü” deniyor.
O yüzden zaman zaman, Mehmet Erdem’in bana hediye ettiği bir 27’ler kulübü tişörtünü giyip hayat ve ölüm üzerine düşünüyorum.
* * *
Sonra geçen yılın sonuna doğru tuhaf bir şey oldu...
Yine sevdiğim sanatçılar birbiri ardına ölmeye başladılar.
Motörhead üyesi Lemmy, David Bowie, Alan Rickman, “Hotel California” şarkısını söyleyen Eagles’ın kurucusu Glenn Frey...
Onlar da 69 yaş civarındaydı.
O nedenle “27’ler Kulübü”nden sonra şimdi de “69 kulübü”nden söz edilmeye başlandı.
Deniyor ki...
“Bizim neslimizde 27’yi aşan, 69’a takılır...”
* * *
Seninle ilgisi ne diyeceksiniz...
Bu nisanın 8’inde 69’uma giriyorum...
Demek ki uğursuz bir yaşa giriyorum.
* * *
Fransız yazar Andre Gide öldüğünde bir gazete şu başlığı atmış:
“Andre Gide’in ölümü iyi karşılandı...”
Kabul edelim, acımasız ama zeki...
* * *
Geçen cuma gününden beri düşünüyorum.
“Bir ölümün iyi karşılanması ne anlama gelir...”
Öldüğünüze sevinenler mi var demektir bu...
Yoksa, sizi yücelten bir şifre mi gizlidir bu sözde...
Mustafa Koç’un ölümünün ardından hepimizin içine çöken duyguyu çok düşünmeliyiz. Hayat bir insan için sürprizlerle doludur...
Ama bazen en büyük sürprizi bize ölüm getirir...