KARŞIMIZDA öyle bir kafa var ki...
Kendinde, hamile bir kadına, “Burada spor yapmayacaksın” deme
cüretini bulmuş...
Derdim maraza çıkarmak, ona buna laf sokuşturmak değil...
Nereden bulmuş, kim vermiş diye sormayacağım...
Sadece diyeceğim ki, “Bu kafa, Ege’nin ortasına kadar inmiş”...
Milletin parkı, onun gözünde “kamusal alan” değil, “kamusal âlem...”
O kıllı parmağını kızımıza, eşimize, kardeşimize, arkadaşımıza sallayıp diyor ki... “Bu kamusal âlemin kralı benim...” “Benden sorulur bu âlemin ahlakı, namusu, iffeti...”
Sen... Bir zamanlar, kamusal alandaki zaptiyeden çok çekmiş
muhafazakâr kardeşim...
Sen... Kabataş’ta, bir kadına kamusal alanda saldırıldığı yalanında
bile ayağa kalkıp, o meydana inen arkadaşım...
Bir kamusal alan yalanı bile seni bu kadar öfkelendirdiyse, şimdi bu kamusal alan gerçeği karşısında susma, pısma, yükselt sesini...
Yükselt ki...
Jakoben zaptiyeden kurtardığımız kamusal meydanımız, şimdi kendini muhafazakâr âlemin kralı sanan bu soytarıya, bu hayduda kalmasın...
Bir ses de senden bekliyorum...
SAYIN CUMHURBAŞKANI BU DEFA SORDULAR MI
“GAZZE’ye yardım” adı altında yaptıkları birinci eylem, hem
Türkiye’ye hem Gazze’ye pahalıya patladı.
Dokuz insanımız hayatını kaybetti.
Ülkemiz tarihinin en büyük diplomatik felaketlerinden biriydi “Mavi Marmara” olayı...
Sorumsuz bir derneğin felaketle biten sorumsuzluğu olarak tarihimize geçti.