KONSOLOSLUK cinayetinde başından beri gözüm hep iki kişi üzerinde.
Birincisi Maher Abdulaziz Mutreb... Gelen 15 kişilik ekibin “saraya en yakın” ismi...
BİRİNCİ KİŞİ: AYNI YIL 4 SEYAHATTE DE KENARDA
2018 yılında Houston, Paris, Madrid ve Boston’a yaptığı 4 gezide de yeni prensin yanında...
Hep kenarda duruyor. Sanki dikkati çekmek istemiyormuş gibi bir hali var.
Ama gözü hep prensin üzerinde.
Paris ziyaretinde çekilen bu fotoğraf her şeyi çok iyi anlatıyor.
Belli ki “prensin en güvendiği insanların başında”...
İKİNCİ KİŞİ: KEMİK DNA’SI VE FORMALDEHİT UZMANI
İkinci kişi ise Salah Muhammed Al Tubaigy... Hani şu 2013’te Türkiye’ye girerken, arkasındaki burkalı kadınla fotoğrafı çekilen kişi.
Bu kişi ile ilgili dün New York
Times ve Washington Post’ta çok ilginç ayrıntılı bilgiler
verildi.
- Twitter hesabında kendini “Kraliyet Adli Tıp Konseyi Başkanı” olarak tanıtıyor.
- Glasgow Üniversitesi’nde adli tıp okumuş.
- İki ay boyunca Avustralya’da “Victoria Adli Tıp Enstitüsü”nde eğitim almış.
UZMANLIK ALANI KESİP PARÇALAMAK
Şimdi sıkı durun...
- Yazdığı kitabı var. Konuları “dissection” ve “mobil otopsi”...
“Dissect” fiilinin sözlük anlamı şu:
“Parçalara ayırmak”, “İncelemek üzere kesip, parçalayıp ayırmak...”
Yani adamın uzmanlık alanı bu...
Mobil otopsi ise olay yerine gidip orada otopsi yapmak demekmiş.
BİR ÖTEKİ UZMANLIK ALANI KADAVRA SUYU
Daha ilginç ayrıntılar da var.
- Üniversitede master öğrencilerine verdiği ders şu:
“DNA testiyle kemik üzerinden teşhis...”
- Bir başka uzmanlık alanı da şu:
“Cesetleri korumak için kullanılan formaldehit, genetik doku analizlerini nasıl etkiler...”
Yani kadavrayı korumak için kullanılan sıvı madde...
MÜKEMMEL CİNAYET İÇİN MOBİL OTOPSİ MALZEMESİ
2014 yılında çalıştığı yeri ikna ederek 2.5 milyon dolar değerinde bir “mobil otopsi TIR’ı” alınmasını sağlamış.
Bu mobil laboratuvar, özellikle hacılar için kullanılıyormuş.
Salgın bir hastalığı
7 dakikada teşhis edebiliyormuş.
Bu da demek ki, “çok hızlı sonuç alacak” bir sistem geliştirmiş.
Yani, saate karşı yarış yaptıkları İstanbul operasyonuna en uygun işlem.
Mükemmel cinayet için tam teşekküllü mükemmel ekibi kurmuşlar.
‘PRENSİN HABERİ YOK’ MU DEDİNİZ HA HA HA HA HA
- BENİM çıkardığım sonuç şu: Prensin bu olaydan haberi olmadığı tezine kargalar bile gülmez... Aklıma takılan soru ise şu:
Bütün bunlardan şunu anlıyoruz.
Acaba getirilen mobil otopsi malzemesi ne oldu:
Tabii bir de ceset ne oldu: Kemik testeresi ve kemik DNA’sı uzmanları nasıl bir çalışma yaptı?
SORU: BU CİNAYET AYDINLANABİLİR Mİ
- Birinci soru: Bu cinayet aydınlanır mı?
Hem de çok kolayca aydınlanır
- İkinci soru: Aydınlanacak mı?
İşte o belli değil.
Çünkü olay giderek kriminal ve hukuk alanından çıkıp diplomatik ilişkiler alanına girmeye başladı.
SON 72 SAATTE ‘ROGUE KİLLER’I KİM UYDURDU
BU arada son 72 saat içinde özellikle Amerikan medyasında bu olayı yapanlar için “rogue killer” ifadesi kullanılmaya başlandı...
“Rogue state” sözü bu tür yöntemleri kullanan “haydut devletler” için kullanılır.
Bu lafı önce “Türk yetkililerin” kullandığı ileri sürüldü.
Sanmıyorum... Bence bu laf, Trump’ın damadı ile yeni Suudi prensin yaptığı öğrenilen görüşmeden sonra ortaya atıldı.
Yani Suudi Arabistan’ın “rogue state”
(haydut devlet) ilan etmemek için bunu
bir “haydut
katil” üzerine yıkma planının
uygulanması gibi
geldi bana...
KÜLLİYE’DE İÇİLEN ÇAYIN KAYBEDENİ, KAZANANLARI
ÖNCE küçük bir başsağlığı mesajı... Fazıl Say’ın annesi öldüğünde açılan bir telefon... Hepimizin gönlüne ferahlık verdi...
Şimdi ODTÜ’lü gençlerle bir akşam üzere çayı...
Kaybeden var mı...
Var...
Ekmeğini nifaktan, kutuplaşmaktan çıkaran karanlık adamlar-kadınlar kaybetti.
Kazanan var mı...
Çok var.
Başta Cumhurbaşkanı Erdoğan...
O genç çocuklar...
Siz, biz, hepimiz...
Genç insanlar... Cumhurbaşkanı’nın çay içtiği bu çocukların adını bir kenara yazın.
Belki benim ömrüm yetmez ama sizinki yetecek...
Görün bakın nasıl güzel insanlar çıkacak o gençlerin arasından..