BU ülkeyi en az benim kadar sevdiğinden emin olduğum makul AKP’lilere çok samimi olarak sormak istiyorum..
Allah aşkınıza elinizi kalbinize koyarak söyleyin...
İHH militanlarının Mavi Marmara gemisine binip İsrail’e gitmeye kalkışmasını tasvip ettiniz mi...
Allah aşkına samimi olun ve yüz yüze geldiğimizde bizlere de söylediğiniz gerçek fikrinizi açıklayın.
Şu günlerde çok ihtiyaç var...
Siz değil miydiniz o olayın Türkiye’ye çok zarar verdiğini söyleyen...
Hadi sizi bıraktım....
Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan değil miydi o sorumsuz işi yapanlara “Bana mı sordunuz” diyen...
O cümlenin arkasındaki “İyi halt ettiniz” sitemini biz bile duyduk da siz işitmediniz mi...
Bakın kardeşim...
Mavi Marmara olayı Türkiye’ye çok pahalıya patlamıştır.
Ayrıca sanmayın ki bize pahalıya patlayan bu sorumsuzca hareket, Filistinli mazlumun işine yaramıştır...
Öyleyse, ne oluyor şimdi referandumdan sonra aniden patlayan bu “Mavi Marmaracılık ruhu...”
Sadece yanlış adam yanlış ifadelerle söylediği için mi...
Yoksa referandum hayal kırıklığını unutturup safları sıklaştırma telaşı mı...
İSLAMCILIK: “İSLAMCILIK ya da Siyasi İslam, İslam’ın kişisel hayat dışında sosyal ve politik alanlarda da yol gösterici kılınmasını hedefleyen ‘politik-ideolojik hareketler’ olarak tanımlanmaktadır.” (Vikipedia)
REFERANDUM İSLAMİ KESİMDE DENGEYİ BOZDU
CEHALETİMİ mazur görün ama şunu soracağım.
“İslamcılık” çok iyi bir şey mi ki, son günlerde herkes birden “İslamcı” kesildi...
Siyasal İslam Ortadoğu’da bile bitmek üzereyken, Türkiye’de, “Onun gibi olacağıma İslamcı olayım” telaşı ve yarışı... Bakıyorum, Nihal Bengisu Karaca gibi aklı başında yazarlar bile aniden “İslamcı” kesildi...
Anlıyorum ki 16 Nisan referandumu, muhafazakâr kanadın entelektüel kanadının dengesini iyice bozmuş. Makul AKP’liler “Biz nerede yanlış yaptık” sorusunun cevabını ararken, entelektüel kesimi “meleklerin cinsiyeti” tartışmasına girmiş vaziyette.
Birisinin bana bu “tetikçiye” karşı “İslamcı-Mavi Marmaracı” ittifakının nasıl bir duygu olduğunu ikna edici biçimde anlatmasını çok isterdim.
FRANSA'DA DEMOKRASİ KAZANDI, BİZDE BORSA UÇTU SİZCE BUNUN ANLAMI NE
ŞİMDİ olay şu.
Fransa’da başkanlık seçiminin birinci turu yapılıyor.
Irkçı, İslam karşıtı ve antidemokrat politikaları savunan Le Pen’in önünü kesen bir aday birinci çıkıyor.
Türkiye’de borsa tarihi rekor kırıyor.
Hadi bir daha yazalım.
Fransa’da İslam karşıtı, yabancı düşmanı adayın önü kesiliyor, bütün Avrupa ve Türkiye’de borsa yükseliyor.
Ne sonuç çıkaracaksınız bundan?
“Türkiye’de istikrar kazandı” mı...
Yoksa “Avrupa’da demokrasi kazandı ve o rüzgâr Türkiye’ye de yaradı” mı...
FENER MAÇINI SEYREDERKEN AZİZ YILDIRIM'LA 5 FARKIMIZ
BU fotoğraflar önceki akşam Ülker Arena’da Fenerbahçe-Panathinaikos maçını seyrederken çekildi.
Maçı Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’la birlikte seyrettik. Onunla yan yana çok kritik maçlar izledik.
Mesela Sivas’ta şampiyonluğu aldığımız yılki son maç...
Geçen yıl Berlin’deki Final Four maçları...
Maçı seyrederken o kadar farklı iki insanız ki...
Mavi Marmaracı mı olalım İslamcı mı, yoksa tetikçi mi
BİR: Rakip takım atağa kalktığı zaman ben gözlerimi kapatıp başımı ellerimin arasına alıyorum.
O ise hiç etkilenmeden seyrediyor.
İKİ: Ben her sayı yediğimizde kahroluyorum, moralim sıfır oluyor, attığımızda ise yerimde duramıyor ayağa fırlıyorum.
O ise İngiliz aktörü Peter O’Toole gibi... Yüz hatları hiç değişmiyor...
ÜÇ: Ben, biz 20 sayı ilerideyken bile hep maçı kaybedeceğiz korkusuyla izliyorum.
O ise daha dördüncü devrenin başında arada 8 sayı varken “Bu maç bitti, aldık” diyecek kadar kendinden emin.
Mavi Marmaracı mı olalım İslamcı mı, yoksa tetikçi mi
DÖRT: Ben bütün maç boyunca hep sahadaki oyuna konsantreyken, o daha çok tribün psikolojisine konsantre.