NAZLI Ilıcak'ın kızı Aslı aradı.
Arkasından da Lale Sarıibrahimoğlu’nun kız kardeşi Zeynep aradı.
İkisi de aynı görüşme günü cezaevine gitmişler.
Onlardan öğrendiğime göre Nazlı Ilıcak, Nuriye Akman, Lale Sarıibrahimoğlu ve Hanım Büşra Erdal aynı koğuşta kalıyorlarmış.
Aslı’nın anlattığına göre Nazlı Hanım’ın dışarıdayken de kullandığı bir sakinleştirici ilacı varmış.
Onu vermiyorlarmış.
Cezaevlerinin sakinleştirici ilaç politikalarını bilmediğim için bir şey diyemiyorum.
Ama bir şikâyetleri var.
Yattıkları binadaki 5 duştan sadece biri çalışıyormuş.
O yüzden uzun kuyruklar oluşuyormuş.
3 Temmuz kumpasından sonra cezaevinde ziyaret ettiğim Aziz Yıldırım’dan bir şey öğrenmiştim.
Bazı askerlerin yattıkları koğuşlardaki ranzalar kırık döküktü.
Aziz Bey onları tamir ettirmişti.
Şimdi merak ediyorum.
Acaba bu duşları tamir ettirecek bir Aziz Yıldırım çıkmaz mı...
Bu olay bana çok üzüldüğüm bir şeyi hatırlattı.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği soruşturmasında haksız yere içeri alınan bir arkadaşımızın perişan halini yazdığımızda Taraf gazetesinin zalim bir yazarı, “Ne yani onlara Four Seasons kahvaltısı mı verilecekti” diye yazmıştı.
O adam şimdi ortada yok.
Ama o acımasız cümlesi hâlâ kulaklarımda.
Sayın Adalet Bakanı’na diyorum ki...
Bu defa aynı hatalar yapılmasın.
DIŞ DÜNYADA HAVA BİRAZ DEĞİŞİYOR
ÖNEMLİ pozisyonda olan bir yabancı gazeteci arkadaşımla
konuştum.
Anlattığına göre, Avrupa’da hava yavaş yavaş değişiyormuş.
“Bu darbenin ne olduğunu anlamadık. O nedenle zamanında destek çıkamadık” diyen aydınların, siyasetçilerin, gazetecilerin sayısı artıyormuş.
Bu işin bir cadı avına dönüşmesini engeller, gazetecileri tutuksuz yargılatmayı başarırsak, eminim bu hava daha da güçlenecek.
SEVGİLİ ALPAY BUNLARI DUYDUĞUMA ÇOK SEVİNDİM
GEÇEN gün Alpay’ın bugünkü şarkıların çöp olduğunu söylediği
mülakatını eleştirmiştim.
Dün ondan bir mesaj aldım. Kelimesine dokunmadan yayınlıyorum.
“Sevgili Ertuğrul