7 Haziran'a kadar AKP'ye oy vermiş bir arkadaşım sordu.
"Niye Tayyip Erdoğan'a düşmansın..."
Şu cevabı verdim:
Benim sözlüğümde "düşman" ve "düşmanlık" kelimelerinin karşılığı yok.
"Kin" hanesi münhal...
"İntikam", "rövanş", "kan davası" kelimelerinin karşısında bir şey yazmıyor.
"Öfke" dersen, karşısında yazan cümle şu:
"İnsanın hemen kurtulması gereken zararlı ve kötü bir duygu..."
* * *
Arkadaşım şunu da sordu:
"Gazeteci olarak, muhalif kimlik sana daha mı iyi geliyor? Yazıların daha çok okunuyor, gazeten daha mı çok satıyor..."
Aynı samimiyetle cevap verdim:
"Hayır... Tam aksine kariyerimi, iktidarlara yakın bir gazeteci olarak yaptım..."
* * *
Sayın Tayyip Erdoğan, halkın yüzde 52 oyunu alarak seçilmiş Cumhurbaşkanı'dır.
Meşruiyete inanmış bir vatandaş olarak onu tanıyor ve saygı gösteriyorum.
Ne onu, ne iktidarı düşman görüyorum.
Ama iktidar beni düşman görüyorsa, yok etmeye çalışıyorsa, o zaman ben ne yapmalıyım diye kara kara düşünüyorum.
Önünde diz çöküp af mı dilemeliyim.
Yoksa bildiğim yolda yürümeli miyim...
* * *
Gittiğim yolun doğru olduğuna inanıyorum.
Başkaları inanmayabilir, yanlış bulabilir.
Hatta gittiğimiz yol yanlış da olabilir.
Yine de unutulmamalı ki, aynı ihtimaller iktidar sahipleri için de geçerlidir.
Onların yürüdüğü yol da doğru olmayabilir. Hatta tehlikeli bile olabilir.
* * *