REFERANDUMA gidiyoruz...
AKP’nin, en kenardaki oyların bile muhabbetine ihtiyacı olduğu bir
dönem...
Ama bir bakıyorum... Sanki gizli bir el ‘Evet’e karşı kampanya yapıyor. Sanki kendi ayağına kurşun sıkıyor.
Bir bakıyorsunuz, bir gecede 4 binden fazla insan devletten atılıyor...
Manzara tıpkı tek parti dönemindeki Dil Tarih Coğrafya tasfiyesi, 1951’deki büyük komünist tevkifatı gibi...
Belli ki karar, yandaş vicdanı bile sızlatmış...
AKP yandaşı araştırmacı, AKP yandaşı televizyona çıkıyor ve “Bu defa evet oyları gönülsüz” diye konuşuyor...
Belli ki yandaş araştırmacı bile emin değil...
Bir gün önce ‘hayır diyenlere terörist diyen’ trolleri yerin dibine batıran Başbakan, ertesi gün kendisi aynı temayı kullanıyor.
Belli ki o gece ona bile endişeli bir haber gelmiş.
AKP’nin evet kampanyası hâlâ trollerin elinde ağır bir bumeranga dönüşüyor...
Belli ki AKP örgütünde de öyle iştiyaklı bir hava yok...
Polis-savcı-hâkim üçlüsü Ergenekon’da yapılan hatalardan hiç ders almamış gibi aynı kafada, kuruyla yaşı birlikte yakmaya devam ediyor...
Belli ki orada da hava belirsiz...
Diyeceğim, ortada tuhaf bir hava var...
Çok tuhaf bir hava...
ÜNİVERSİTEDEN ATILAN O BÜYÜK HOCA BAKIN KİM
1945 yılında bir gün Ankara Esenboğa Havaalanı’na inen bir Amerikan
askeri uçağı, tek bir kişiyi alarak yeniden havalandı...
İçindeki insan, ilkokulu İzmir’in Ödemiş ilçesinde, liseyi ise İzmir’in Amerikan Koleji’nde okumuştu...
Darülfünun’da Felsefe Bölümü’nü bitirmiş, sonra Harvard’da yüksek lisansını almış, doktorasını ise Columbia Üniversitesi’nde yapmıştı.
Ortada tuhaf bir hava var
Dönüşte Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ne gitmişti.
Almanya’da Nazi baskısına direnen Frankfurt Okulu çevresi ile yakın ilişkileri vardı.
Gestalt psikolojisinin Türkiye’deki en büyük temsilcisiydi...
Sonra Nihal Atsız’ın ihbar mektubu üzerine 16 Mart 1944 günü gözaltına alındı...