VAY canına ne çabuk geçmiş...
Bu yıl Hong Kong’un İngiliz egemenliğinden çıkıp yine Çin’e
devredilmesinin 20’nci yılı olmuş...
* * *
Dünyanın en ünlü sanat fuarı “Art Basel” bir şubesini de Hong
Kong’da açtı.
Fuar hafta başında VIP ziyaretçilere ve medyaya açıldı.
* * *
Daha şimdiden fuarın en çok konuşulan işi Çinli sanatçı Shen
Shaomin’in 5 enstalasyonu oldu.
* * *
Sanatçı, ölmüş 5 komünist diktatörün mumyalanmış gibi heykellerini
yapmış. Bunların dördünü cam tabutların içine koymuş.
Bu liderler Kim İl-sung, Ho Chi Minh, Mao, Lenin...
Castro ise biraz ileride hasta yatağında görünüyor.
* * *
Ben fotoğraflarını gördüm. Gerçekten etkileyici.
Önünden geçen herkes selfie yapıyormuş.
Ama beni en çok güldüren şey, bu enstalasyonun adı oldu.
Sanatçı “Summit” demiş.
Yani “Zirve...”
Ölmüş komünist diktatörler zirvesi...
* * *
Bu haberi dün Meksiko City’de okuduktan sonra, Meksikalı ressam
Frida’nın evini ziyarete gittim.
Ölmüş komünist diktatörleri düşündüm.
Fark ettim ki o abide isimleri artık kimse hatırlamıyor.
Ne bugünün Rusya’sı, Stalin’in Rusya’sı...
Ne Mao’nun Çin’i,
eski Çin...
Castro öleli sanki on yıllar geçmiş gibi...
Daha şimdiden unutulma koridoruna girdi.
* * *
Ama evine gittiğim, isyankâr, başına buyruk kadın Frida Kahlo,
sanki bu 22 milyon insanın yaşadığı şehrin ruhuna girmiş
gibiydi.