SAATİME baktım...
Tam 16.33’ü gösteriyordu...
Ekran o dakika karardı...
* * *
27 Mayıs askeri darbesini hatırlıyorum...
12 Mart’ı yaşadım...
12 Eylül’ü yaşadım...
Darbeciler sabah kalkar, devlet radyosuna ve televizyonuna el koyardı.
* * *
Sonra özel radyolar ve televizyonlar dönemi geldi.
28 Şubat’ı yaşadım...
* * *
Ama...
Hayatımda ilk defa, bir televizyon kanalının gasp edilmesine tanık oldum.
Hayatımda ilk defa, gazetecilerin yayın mücadelesini ve ekranda kalma savaşını izledim.
* * *
Hayatımda ilk defa canlı yayında, çaresiz biçimde bir sivil darbeyi naklen izledim.
* * *
Saat tam 16.33’ü gösteriyordu.
Ekran karardı...
* * *
O kara ekranı, kapkara bir rejimin sembolü olarak hayatım boyunca unutmayacağım...
* * *
Sizler de unutmayın...
Azınlık hükümeti ile OHAL ilan etmek
TEŞHİSİ, dün Bugün televizyonunu ziyaret eden İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu koydu.
“Türkiye’de adı konmamış bir olağanüstü hal ilan edildi...”
Evet yapılan budur...
-Doğan Grubu üzerinde insafsız bir iftira kampanyası sürdürmek...
-İpek Medya Grubu’nu gasp etmek...
-Hafif kaşını kaldıranı, “Cumhurbaşkanı’na hakaret ettin” diye içeri tıkmak...
-İşadamını korkutarak sindirmek, başını kaldıranın üzerine Maliyecileri göndermek, trol sürülerini salmak, ailenin havuz gazetesinin bütün kirli suyunu üzerine boşaltmak,
-Gazetecilerin üzerine parti milislerini saldırtmak...
Bir hükümet düşünün ki, bütün bunları yüzde 40 oyla yapıyor...
Adı güya seçim hükümeti...
Yani arkasında milletin iradesi bile yok...
Peki bu cüret, bu pervasızlık gücünü nereden alıyor.
Sakın bana milli irade demeyin...
2 Kasım sabahı artık bu böyle gidemez
HER makul insanın, bu ülkede yaşayan aklı başında herkesin içinden geçirdiği duyguya dayanarak konuşuyorum.
* * *
Ne diyor o kolektif, hepimize ait ses... “Bu ülke artık böyle yönetilemez...”