BEN o cümleyi atlamışım...
Fehmi Koru dünkü yazısında hatırlattı...
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 16 Nisan’da yapılacak referandumda niye “Evet” diyeceğini şöyle açıklamış:
“Yargının bağımsızlığını/tarafsızlığını güçlendirdiği, hukuk devletini tahkim ettiği için Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine ‘Evet’ diyorum.”
Hay Allah, ben bu cümleyi bir yerden hatırlıyorum...
Haa tamam... Bize 12 Eylül 2010’da yapılan referandumda da aynı şey
söylenmemiş miydi...
Hâkimler ve Savcılar Kurulu değişecekti... Yargı bağımsızlaşacaktı... Adalet gelecekti...
İyi de o değişikliklerden sonra neler geldiğini hep birlikte gördük...
Silivri mezalimi iyice arttı... Kumpaslar birbirini izledi... Hâkim Savcılar kurulları, mahkemeler FETÖ’cülerle doldu...
İş 15 Temmuz darbesine kadar gitti...
O referandumla adaletin başına çökenler şimdi adalet karşısında...
Yani, 16 Nisan referandumunda, “Geçmişin referansı yarının teminatı” falan diyorsanız...
Demeyin...
Bize ne derseniz deyin, yargı bağımsızlığından söz etmeyin...
12 Eylül’de “Yetmez ama evetçilerin” bile dili sütten öyle fena yandı ki, artık yoğurdun bile yanına yaklaşmazlar...
Diyeceğim, insanları “Evet”e ikna etmek istiyorsanız, başka bir gerekçeye sığının...
Yargı bağımsızlığı masalının miadı doldu...
MAHALLENİN YENİ TÜFEKLERİ ESKİ TÜFEKLERE ATEŞ EDİYOR
İKTİDARA yakın medya mahallesinde muazzam bir iç savaş var.
“Dağdan gelenler bağdakileri kovmaya çalışıyor” diyeceğim ama bu lafı hiç sevmem...
O yüzden şöyle diyeceğim:
“Muhafazakâr mahalleye sonradan iltica edenler, mahallenin eski tüfeklerini yemeye çalışıyor...”
Yemeye çalıştıkları insanların bazılarını çok eskiden tanıyorum...
Çok meşakkatli günlerde azimle mücadele ettiler...
Çoğuna büyük saygım vardı, bazılarına saygım bugünlerde daha da arttı...
Ama yeni gelenlerin bir kısmı çok fena... Onların elinde ağır makineli tüfekler var, eski tüfekler ise ellerindeki piştovlarla, karabinalarla, ağızdan dolma tüfeklerle kendilerini savunmaya çalışıyor. Yani eski mahalle sakinlerine “Allah yardımcınız olsun” diyeceğim...