“Söyle bay baştelekinetik... O yavru balinayı oraya telekinezi
ile mi koydular...”
23 Mayıs 2009 günü bir yazı yazmıştım.
Yazımın konusu şuydu:
“Fethiye açıklarında balina gördüm...”
Aman Allah’ım üç gün sonra ne göreyim...
Jöleli telekinezi başdanışmanı yazıyı döşemiş.
Anafikir de şu:
“Akdeniz’de balina mı olur?”
O öyle yazdı ya...
Tescilli düşmanlarım da Uludağ Sözlük’te, Ekşi Sözlük’te anında
topa girdiler...
Akdeniz’de balina mı olur...
Hadi şimdi hepiniz gidip bakın. Hayvanın ölüsü hâlâ orada
duruyor.
Sonradan anlaşıldı ki, bu başdanışman arkadaş, Ergenekon’dan
tutuklanacağı korkusuyla bir teknenin içinde bir hafta bekleyen
Yiğit Bulut arkadaşımız, AKP kanadına iltica edip kendini kurtarmak
için bahane ararken, benim bu yazımı bulmuş.
Bana 3 yazı ile çakarak, iltica dilekçesini verdi.
Arkadaş telekinetik ciddiyetiyle, gerekçesini de mealen şöyle
yazdı:
“Ben Fethiye balinası ile uğraşan gayriciddi Ertuğrul Özkök’le aynı
çatı altında olamam...”
İltica dilekçesinin en ilginç bölümü ise kendisini “Sert madde”
olarak tarımladığı şu bölümdü:
“Denizanası vardır, elinize alırsınız. Her türlü şekle girer. Bir
de daha sert maddeler vardır. Ben kendimi sert madde olarak
tanımlarım.”
Yavru balinanın ölüsü önceki gün Kemer sahiline vurdu...
Sert madde de sahil kumu gibi dağıldı...
Şimdi söyle bakalım Bay Sert Madde... Akdeniz’de bali...