MATBAA işçisi bir babanın oğluyum.
Bütün eğitimimi devletim sağladı.
O eğitim beni İzmir’in Kahramanlar Mahallesi’nden aldı, ülkemin en
büyük gazetesinin genel yayın yönetmenliğine kadar getirdi.
Hiç kullanmadığım bir unvanım var...
Doçentlik...
Bugüne kadar oy verdiğim hiçbir parti iktidar olamadı.
Bundan dolayı ne bir eksiklik, ne de bir fazlalık hissediyorum.
Çünkü bir vatandaş için iktidarı desteklemek kadar, muhalefet
etmenin de en şerefli duygulardan biri olduğuna inanıyorum.
Aldığım eğitim bana iki ölçü verdi.
Biri demokratlık...
Öteki ise insanlık...
Aldığım eğitim, darbe gecesi beni anında karşı çıkmaya davet
etti.
Öyle yaptım.
Demokrasi duygumla darbeye karşı çıktım.
İnsani duygumla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı anlamaya çalıştım.
Tutuklanan askerlere kötü muamele yapılmamasını da bu insani
duygumla istedim, istiyorum.
Geleyim en önemli soruya...
Türkiye bugünden sonra daha iyiye mi gidecek, yoksa daha kötüye
mi...
İnanın bilmiyorum. İnanın duygularım, çoğunuzdan hiç farklı değil.
Endişeli misin diye sorarsanız, evet endişeliyim. Ama güzel bir
barışı kuracağımıza olan umudumu kaybetmek istemiyorum.
Son sözüm ise şu: