Derbiler kendisine has özellikleri olan heyecanı ve tansiyonu yüksek, özel karşılaşmalardır. Hal böyle olunca da takım motivasyonlarının yükselmesi ve oyun kurgularının değişmesi son derece doğladır. Bu özel maçların ana ilkesi ise dün görüğümüz gibi yenemiyorsan yenilme düşüncesinin ön plana çıkmasıdır. Her iki takımda orta alanı kalabalık tutup, rakibin üzerine yaptığı baskıyla topun kendi kalesine gelmesini önlemek amacındaydı. Bunu özellikle ilk yarıda daha başarı ile uygulayan taraf ise ev sahibi Fenerbahçe oldu. İyice kalabalıklaştırdığı bu bölgede daha dirençli bir mücadele sergileyen Sarı-Lacivertli ekip Galatasaray’ın etkili oyun kurucularının yaratıcılığını azaltınca amacına ulaştı. Ancak Fenerbahçe her zaman olduğu gibi savunma arkasına yapılması gereken koşuları yapmakta zorlandı. Galatasaray, belki kanatları istediği gibi kullanıp Rodrigues’e arzuladığı topları pek getiremedi ama yine de Gomis ile bulduğu pozisyonlar vardı. Fakat derbi stresi bu pozisyonların gole dönüşmesini engelledi. Fenerbahçe de bu kez daha hareketli gördüğümüz oyuncular da vardı.