Aykut Kocaman öncelikle şu soruyu kendisine sormalı; Fenerbahçe takımı zirve mücadelesi veriyor, matematiksel olarak hala şampiyonluk şansları mevcut ama tribünlerdeki seyirci sayısı neden sadece 22 bin küsur? Yani taraftar Sarı-Lacivertli ekibin oynadığı futboldan memnun değil. İlk 45 dakikaya bakıyorsunuz, ağır çekim gibi bir futbol anlayışıyla sahaya çıkmış Fenerbahçe var. Sadece kontratak yapmayı planlayan rakibin kilidini açacak hareketli bir oyuncuya ihtiyaç var, o da yedek. Valbuena gibi etkili bir silahı kenarda tutarsanız, ne pozisyon üretirsiniz, ne de duran toplardan verim alabilirsiniz. Nitekim ilk yarıyı pozisyonsuz kapatan Fenerbahçe, ikinci yarıda Valbuena’yı sahaya sürünce hem hücum hareketliliği kazandı, hem de duran toplardaki etkinliğini arttırdı. İlk yarıda hiç orta isabeti bulamayan Fenerbahçe, Valbuena’nın ilk korner kullanışında tartışmalı bir golle Skrtel ile öne geçince rakibin direncini de kırdı. Haksızlık etmeyelim. Fenerbahçe ligde kurtulma savaşı veren rakibi karşısında baskılı bir görüntü sergiledi ama bunu pozisyon zenginliğine dönüştüremedi. Giuliano’nun becerisi, Soldado’nun bitiriciliğiyle gelen ikinci gol bütün seyri değiştirdi ve Fenerbahçe’yi rahatlattı. Ancak böylesine duran ve bir türlü rakip savunmayı eksiltmeyi beceremeyen Fenerbahçe’nin oyun anlayışı takımı nereye götürür pek bilinmez.