2021 yılının İlk gününde ilk dileğimiz demokrasi olmalıdır. Çünkü Türkiye demokrasi için geçmişte çok mücadele verdi. Bu gün de bu mücadele devam ediyor. Gerek Osmanlı imparatorluğunda ve gerekse bu gün İslam için demokrasi özellikle egemenliğin kaynağının ilahî mi yoksa beşerî mi olduğu anlayışında çatışma yaşamaktadır.
Dünyada Asya'nın ve Kuzey Afrika'nın gelişmekte olan ülkelerinde, yerli gelenek ve kültürler hakimdir. Bu ülkelerde siyasi İslam müdahalesi, din istismarı demokrasi ve insan haklarını kösteklemiştir.
Ülkelerin nüfus yapısı, kullanılabilir kaynakları, eğitim seviyesi ve hatta inanç kültürüne bağlı olarak etki gücü değişmekle birlikte, demokrasi ile büyüme ve demokrasi ile kalkınma birbirini etkiler.
Evren ve evrim tarihi içinde insanlık henüz emekleme çağına bile gelmemiştir. Bilinen tarihi içinde insanlığın verdiği özgürlük mücadelesi, 10 Aralık 1948'de İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile daha çok anlam kazanmıştır. Bu bildirgenin birinci maddesi, "Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdanla donatılmışlardır. Birbirine kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar." şeklindedir.
Demokrasi insani değerlerle bütünleşen en yüce değerdir. Demokrasi olmayınca hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığının da olmasına imkan yoktur.
Türkiye'nin içinde bulunduğu batı toplumunda, fredoom house özgürlük endeksinde yalnız Türkiye 2017 yılından beri özgür olmayan ülkeler statüsündedir. Oyunu kuralına göre oynamak zorundayız. Çünkü batı demokrasiyi ekmek ve sudan daha önde tutuyor.