Merkez Bankası'nın ödemeler blançosuna göre bu sene Ocak-Temmuz arasında 7 aylık dönemde, hisse senetleri ve Devlet İç Borçlanma Senetleri gibi portföy yatırımlarında 400 milyon dolar net çıkış yaşandı. Oysaki 2017 yılının aynı 7 ayında 18 milyar dolarlık net giriş yaşanmıştı.
Sıcak para da dediğimiz bu portföy yatırımlarının Türkiye'ye giriş ve çıkışı öteden beri aşırı hareketli olmuştur. Bu yüzden piyasa spekülatif ve aşırı kırılgan bir yapı kazanmıştır. Ayrıca 2012 yılına kadar sıcak para girişi cari açıktan fazla olduğu için, kur baskısı oluşmuş ve üretim de ithalata bağımlı bir yapı kazanmıştır.
Özetle bu gün yaşamakta olduğumuz ekonomik istikrar sorununun temelinde yatan nedenlerden biri de bu sıcak paradır.
Siyasi iktidarlar sıcak paranın kısa dönemli serap etkisinin hep devam edeceğini zannetmiş ve önlem almamıştır.
Aslında sıcak paranın bir kısmı doğrudan yabancı yatırım sermayesine çevrilebilirdi.
Bu nedenle bazı adımlar atılmış ve fakat arkası bırakılmıştır. Söz gelimi 2003 yılında Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu değişti ve doğrudan yabancı yatırımlara daha fazla serbestlik getirildi. Yabancı yatırımcıların net kâr tranferleri, kâr payı, satış, tasfiye ve tazminat bedelleri, lisans anlaşmalarından sağladıkjları parayı serbestçe yurt dışına çıkarılmaları sağlandı.