Avrupa Birliğine, Türkiye'nin AB'ye üye olarak katılması şeklinde bakmamak gerekir. AB'ye öteden beri devam eden batılılaşmanın bir aracı olarak olarak, Türkiye'nin insan hakları, demokratik özgürlükler ve kültürel yapısında yükselme anlayışı olarak bakmak gerekir.
Mamafih Türkiye üyelik müzakereleri sürecinde, hukukta, demokraside özellikle 2010 öncesi yıllarda önemli değişiklikler yaptı. Söz gelimi Bilgi Edinme Kanunu çıkarıldı, etik kurul kuruldu, idam cezası kaldırıldı, ifade özgürlüğü genişletildi ve birçok kanunda AB standartlarına uygun değişiklikler yapıldı .
Yani AB ile üyelik sürecinde kazanımlarımız oldu.
Kaldıki, Türkiye hemen hemen tüm Avrupa devletlerinin üyesi olduğu ve AB ile bir organik bağı olmayan, ayrı bir uluslararası teşkilat olan Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesidir.
Konsey Mayıs 1949 yılında 10 ülke tarafından kurulmuş, Türkiye de Yunanistan'la birlikte anlaşmayı aynı yıl imzalamıştır. Konseye ilk giren üyeler oldukları için, Türkiye ve Yunanistan da kurucu üye olarak sayılmıştır.
Avrupa Konseyi'nin amacı, Avrupa çapında insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü savunmaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Konseyi'ne bağlıdır.
Şu an Avrupa Konseyinde 47 üye, 5 konsey gözlemcisi, 3 meclis gözlemcisi bir de adından dolayı bekletilen Makedonya vardır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de, 4 Kasım 1950'de ''İnsan Hakları Bildirgesinde'' bulunan hakları topluca güvence altına almak için Avrupa Konseyi üyelerinin üzerinde anlaştıkları metindir. Bu metin kapsamında, demokratik rejimlerin devam ettirilmesi ve asgari hak ve özgürlükleri güvenceye alınmıştır.
Türkiye 18 Mayıs 1954'te bu sözleşmeyi onaylamış, 28 Ocak 1987'de de bireysel başvuru hakkını tanımıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin zorunlu yargı yetkisini ise 28 Ocak 1990'da kabul etmiştir.