İktidar ve muhalefet, devlet borçlarını ve Türkiye'nin dış borç stokunu farklı yorumluyor. Borç konusunda gerçeklerden çok, zorlanan yorumlar ve sloganlar öne çıkıyor. Türkiye'de çok sık sık yapılan bir hata var. İç ve dış borç faizleri toplanıyor. Şu kadar faiz ödedik diye yazılıyor. Yalnızca finansman ihtiyacı açısından bu tespit yapılabilir. Ancak önemli olan iç ve dış borçların ekonomik etkileridir. Bu etkiler farklıdır.
1 - Devlet içeriden borçlanır fakat her zaman reel faiz ödemez. Söz gelimi TÜİK, her ay finansal yatırım araçlarının nominal ve reel getiri oranlarını açıklıyor.
Aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi, bazı yıllar devlet, iç borçlanma senetlerinin reel getirisi eksi, bazı yıllar pozitif olmuş. Söz gelimi 2015 yılında devlet borçlarının reel getirisi düşük olmuş. 2017 yılında ve 2018 yıllarında ise eksi olmuştur.
İç borç faizi, milli gelir içinde, servet içinde bir transferdir. Gelir dağılımını etkiler. Reel faiz varsa devletten borç verenlere gelir transferi olur. Tersine, eksi reel faiz varsa, borç verenlerden devlete gelir transfer edilmiş olur.
Devletin eksi reel faiz vermesi aynı zamanda devlete borç verenlerden gizli vergi alması anlamına gelir. Bu nedenle iç borçlarda enflasyonu dikkate almadan devlet şu kadar faiz ödedi demenin iktisadi bir değeri yoktur ve slogan düzeyinde kalır..
Öte yandan devlet aldığı iç borçlarla yatırım yapmışsa bu yatırımların reel getirisinin bu günkü değeri ile ödenecek reel faizlerin bu günkü değerini karşılaştırmak gerekir. Eğer reel getiri daha fazla ise, devlet doğru borçlanma yapmıştır. Başka bir ifade ile devletin borçla yapmış olduğu yatırım kendini öder ve ayrıca da hem sosyal fayda doğar, hem de devlet için ek gelir oluşur.