Siyasette inanç popülizmi, kamu kaynaklarının seçim harcamalarında kullanması, millî duyguların seçim odaklı kullanılması, dış güçleri abartmak ve bunlara dayalı algı yaratmanın da bir sınırı vardır. Bu konularda dengeleri aşırı bozarsanız, ters tepme olasılığı artar.
Batı kültürünün cazibesi gençliğimizi etkiliyor. Modern bir hayat tarzını benimseyenleri, bundan koparmak adeta imkansızdır.
Fenerbahçe seçimlerinde, Ali Koç kürsüde su içti. Kazandı. Rakibinin oruç tuttuğu anlaşıldı. Kaybetti. İnsanlar tercihlerini açıkça gösterebiliyor. Kimin neye nasıl inanacakları, insanların tercihlerini artık etkilemiyor.
Halk arasında kısmen geliri kısmen de yaşam tarzını ilgilendiren bir söz var: Allah kimseyi gördüğünden geri bırakmasın.
Bu hayat tarzı içinde, modern düşünme ve demokrasi de yer alıyor. Türkiye'de topal demokrasi var. Ancak bir defa demokrasinin tadını alanlar, bir daha demokrasiden kolay kolay taviz vermezler.
24 Haziran seçimlerine demokrasinin oylaması olarak bakmak gerekir. Anayasa referandumunda farklı bir algı yaratıldı. Vatandaşlar bu seçimde durumu daha iyi görüp, analiz edebiliyor.