Türkiye'nin makro ekonomik göstergeleri beş kırılgan ülkeden farklı değil. Üstelik, Türk ekonomisinin piyasa altyapısı var. Esnekliği var. Türk halkı müteşebbis insanlardır. Ekonomik ajanlar, üretici ve tüketici daha dinamiktir. Buna rağmen, sermaye hareketleri, kur hareketleri ve hukuki sorunlar açısından bu beş ülkeden bile ayrışmaya başladı.
Öne çıkan söz konusu finansal sorunlar şöyledir:
1. Kur artışı, önce girdi ithalatını ve üretimi düşürüyor. Üretim maliyetlerindeki artış enflasyona yansıyor. Özel sektörün borç ödeme kapasitesi düşüyor. İhracatı artırması gerekir, ancak üretimde gerileme ve risklerin artması, dış politikada hatalar ve AB çıpasında zayıflama, ihracat artışını da engelliyor.
2. Türkiye'nin kredi risk swapı yükseldi. Yani dışarıda özel ve kamu sektörü tahvilleri daha riskli kabul ediliyor. Bu durum dış borçlarda maliyet artışına neden oluyor ve çevrilmesini zorlaştırıyor.
3. Raiting kuruluşları, bankaların takipteki kredilerinin artacağı ve bankaların sermaye yetersizliği yaşayacağı konusunda bizi uyarıyor. Bu durum yabancı sermaye girişini olumsuz etkiliyor.
4. Merkez Bankası reel faizleri eksi seyrediyor. Söz gelimi 2016 yılında MB ortalama fonlama maliyeti -0.05 oldu. TL eksi faiz, döviz talebini artırıyor.
Yaşamakta olduğumuz uzun süreli durgunluk, işsizlik ve istikrar sorunu derli toplu ve bir plan-program içinde yapısal sorunları çözmekle düzelir. Ancak önce kısa dönemli finansal sorunları çözmemiz gerekir.
Her şeyden önce siyasi iktidarın böyle bir niyet ortaya koyması gerekir. Bunun için ilk şart ekonomi yönetiminde çok sesliliğin ve çelişkili açıklamaların ortadan kaldırılmasıdır. Yeniden bir Babacan modeline dönmek gerekir.