Yaşamakta olduğumuz ekonomik ve siyasi istikrar sorunu en fazla çalışan kesimi vurdu…
1 - Bir ekonomik yaklaşım olarak ücretler aşağıya doğru rijittir. Ekonomik daralmanın yaşandığı, GSYH'nın küçüldüğü dönemlerde çalışanların nispi olarak gelirleri iyileşmiş olur. Ama bir ekonomide yüksek enflasyon varsa, aynen Türkiye de olduğu gibi siyasi iktidarlar ve işverenler enflasyon oyunları ile bu kuralı tersine çevirebiliyorlar.
Söz gelimi Hükümet memur maaşlarında beklenen enflasyon kadar nominal artış yapıyor, farkı sonradan veriyor ve fakat bu farkın enflasyonunu hesaba katmıyor. Yine Ortalama TÜFE'ye göre artış yaparak, daha yüksek olan mutfak enflasyonunu ve geçinme sepeti içinde çalışanı daha çok etkileyen fiyat artışlarını dikkate almıyor.
2 - Çalışanların sendikası yok. 13 milyon 411 bin 983 işçiden, 1 milyon 859 bin 38'inin sendikaya üyeliği bulunuyor. Sendikalaşma oranı yüzde 13,86'dir. Mevcut sendikalar da ya ideoloji peşinde koşuyor veya siyasi ganimet peşinde koşuyorlar. Türk iş başkanının açık kalan mikrofonda açığa çıkması taze bir örnektir. İstifa etmemiş olması da demokrasinin ne durumda olduğunu gösteriyor. Memur-Sen'in Hükümeti açıktan desteklemesi ve eski başkanının iktidar partisinden milletvekili olması da işbirliğinin boyutunu gösteriyor.
Sendikası olmayan işçi kaybetmek zorundadır. Çözüm de çalışanın bilinçlenmesinden geçiyor.
3 - Türkiye 4.5 milyon Suriyeli Arap kuşatması altındadır. Bundan en fazla zararı da çalışanlar görüyor. Zira Suriyeliler kayıt dışı ve düşük ücretle çalışıyor. Sanki görünmez bir el Türkiye'nin istihdam ve toplumsal huzurunu bozmaya çalışıyor.