İkinci Dünya savaşından sonra gelişmekte olan ülkeler için kalkınma ekonomisi alanında çok çalışma yapıldı. 1980 sonrası küreselleşme ile birlikte bu çalışmalar para politikaları ve büyüme alanına yöneldi. Ancak global ekonomi anlayışı, cari fazla eren bazı ülkelerin zenginleşmesine ve cari açık veren bazı ülkelerinde daha fakir kalmasına neden oldu.
ABD için cari açık söz konusu değildir, çünkü dolar dünya parasıdır. Aynı paralelde kürselleşme döneminde aynı ülke içinde de spekülasyon arttığı için, zengin bir sınıf türemiş ve yoksullar sayısı da arttı. Son yıllarda aşırı yoksullaşan ülkeler, siyasi ve ekonomik olarak dünya düzenini bozmaya başladığı için, bu defa yeniden kalkınma ekonomisi ön plana çıkmaya başladı.
Kalkınmada doğru politika üretmek için doğru tespit yapmak gerekir. Bunun içinde, ''herşeyden önce neden bazı ülkeler zengin, bazı ülkeler yoksuldur?'' sorusuna cevap aramak gerekir.
Kalkınmanın anahtarı doğal zenginlikler midir? Hayır… Çünkü dünyanın en yüksek petrol rezervlerine sahip ülkesi Venezuela'dır. Venzuela'da insanlar ilaç bulamıyor. 2 milyon insan Venezule'yı terk etti. İkinci petrol ülkesi suudi Arabistan'dır. Suudi Arabistan'ın 34 milyonluk nüfusunun yüzde 30'u gecekondularda oturuyor.
Sosyo ekonomik sistem mi? Değil... Sosyalist anlayışta, gelir dağılımında eşitlik ön plandadır. Bu gün eski Sovyetlere mensup olan ülkelerden Avrupa'da kalanlar daha zengindir. Ama Avrupa'da kalanlar arasında da gelir farkı yüksektir. Söz gelimi fert başına gelir Çekya ve Slovanya'da 25 bin dolar üstü, Macaristan'da 20 bin dolar ve Bulgaristan'da on bin dolar dolayındadır. Buna karşılık yine Sovyetlere dahil olmuş Türkmenistan'da 7 bin dolar ve Özbekistan 'da 2 bin dolar kadardır.
Avrupa'da kalan eski Sovyet ülkeleri arasında, sovyetler döneminde de bu gün olduğu gibi kalkınmışlık farkı vardı.