Ekonomik büyüme, ulusal gelir düzeyindeki ve fert başına düşen ulusal gelirdeki artışı işaret eder.
Ekonomik kalkınma ise büyüme yanında, kişi başına düşen doktor sayısı, çocuk ölüm oranı, kişi başına düşen gazete, okullaşma oranı, öğretmen sayısı gibi ölçütlerde ve çevre şartlarının iyileşmesi demektir.
Aslında, iktisat insan için vardır. Nihai hedefi insan refahıdır. Bu nedenle gerçekte insan refahı istatistiklere sığmaz. Refahın büyüme ve kalkınma gibi ekonomik altyapısı yanında, sosyolojik ve psikolojik altyapıları da vardır. Kaldı ki kalkınmanın demokrasi ayağı da önemlidir.
Kalkınma tarifi içinde, insani gelişme ve demokrasi de yer alıyor. Bu anlamda zaten demokrasinin olmadığı, insan hakları ve sivil özgürlükler açısından özgür olmayan ülkeler için kalkınmış ülke diyemeyiz.
Demokrasi yoksa belirli bir süre büyüme sağlanabilir. Söz gelimi Çin'de demokrasi yok, büyüme var. Ancak ücretler ve fert başına gelir seviyesi düşüktür.
Şili'de 1974'te Pinochet darbe ile başkan oldu. Pinochet'in 1975 yılı olan ikinci yılında ekonomi sert bir düşüş yaşadı ve yüzde 12.9 oranında daraldı. Sonrasında 1990 yılına kadar, ekonomi bazı yıllar, söz gelimi 1977'de yüzde 10.4 ve 1989 yılında 9.9 gibi yüksek büyüme oranları yaşandı. Ne var ki sonunda sitem çöktü. Üstelik Pinochet döneminde ekonomide büyüme olmakla birlikte, kalkınma olmadı. Zira çok sayıda insan hakları ihlalleri yaşandı. Düşünce özgürlüğü kısıtlandı. Basın baskı altında tutuldu. Büyüme toplumsal refaha yansımadı.