İnsanlık tarihi içinde, her yerde ve her zaman din adamları siyasi iktidara sahip olmak istemiştir. Anglikan kilisesi, Protestanlık, laik çizgide tepki olarak ortaya çıkmıştır.
Türkiye'de laiklik din ve siyaset arasındaki karşılıklı istismarı bir süre kesebilmiş ve fakat 1980 darbesinden sonra din ve siyaset ilişkisi yeniden hortlamıştır.
Dinin siyasi alanda kullanılması da bir nevi popülizmdir.
CHP, laik çizgide bir parti olmasına rağmen, cumhurbaşkanlığı adayını farklı anlayış içinden seçmiştir. Tabanı genişletmeyi laiklikten taviz olarak yorumlamıştır.
MHP'nin Türk-İslam sentezi çizgisine girmesi de, dini siyasette kullanmanın bir yoludur.
AKP ise, Siyasi İslam temelleri üstüne kurulmuştur. Uygulamada, eğitimde İmam Hatip'lere ağırlık verilmesi, Diyanet İşleri Başkanlığı'na yılına göre 7-10 bakanlıktan daha fazla ödenek ayrılması, camilerde hoparlörlerin sesinin yükseltilmesi, cemaatlere ayrıcalık ve imtiyaz verilmesi ve devletten destek sağlanması, siyasilerin propaganda sırasında dini ve dinî unsurları kullanması, din istismarı dinin siyasette kullanıldığının göstergeleridir.