Bu güne kadar Türkiye hem cari açık verip, hem de bu açıktan daha fazla borçlanarak net dış kaynak sağladı ve büyümesini bu dış kaynak ve yabancı sermaye girişi ile sürdürdü. Böyle bir sürecin sürdürülmesi elbette imkansızdı ve terse döndü.
Dahası da , bundan sonra büyüsek te varlığımız artmaz. Çünkü eğer dış kaynak muslukları kesilir ve zorunlu olarak net dış borç ödeme sürecine girersek büyüsek bile yoksullaşırız. Net dış borç mürettebatının milli gelire oranı, büyüme oranından daha fazla olursa net kaynak çıkışı olacak ve varlığımız azalacak, fakirleşme süreci başlayacaktır.
Özetle yıllardır hovardaca kullandığımız dış kaynak nedeniyle işin içinden bedel ödemeden çıkmamız imkansız görünüyor.
Türkiye'nin dış borç stoku çok yüksek değil. Dış borç stokunun milli gelire oranı 2018 de yüzde 57 oldu. Ne var ki dış borç ödeme kapasitemiz düşüktür. Cari açık verdiğimiz sürece bu kapasite düşük kalacaktır.
Aşağıdaki tablo dış borç riskinin yüksek olduğunu gösteriyor.
Merkez Bankası verilerine göre, bir yıl ve kısa vadeli dış borçlar ile vadesi bir yıl içinde dolacak olan uzun vadeli dış borçlar; yani bir yıl içinde ödenmesi gereken dış borçlar 177 milyar dolardır. Buna karşılık Merkez Bankası'nın döviz, altın, resmi rezervi 100 milyar dolardır. Dahası, bunun 31.8 milyar doları, bir yıl içinde ödenecek hazine garantili dış borçlar ile bankacılık sektörünün döviz ve altın cinsinden zorunlu karşılıkları olan ''Şarta bağlı döviz yükümlülükleri''dir.