Son yıllarda ekonomiyi yalnızca iç ve dış siyaset belirliyor. Bu ortamda ekonominin geleceği ile ilgili analiz ve tahmin yapmak imkânsızdır. Her şey siyasetçinin iki dudağı arasındadır. Bu nedenle her şeyden önce siyasette doğruları konuşmak önemlidir.
1- Bankalar çok kâr etti diye onları suçlamak yanlıştır. Doğrusu, Hükümetin yasal ve fiili düzenleme yapmasıdır.
Bankacılık hükümet tarafından verilen bir imtiyazdır. Bu alanda kartelleşme varsa bu hükümetin hatasıdır.
Bankalarda kartelleşme var mı? Var... Bankalar mevduata yüzde 10-12 faiz veriyor. Kredi kartlarından, avans çekilirse yüzde 22.08ve gecikme olursa yüzde 28.0 faiz alıyorlar. Yani yüzde yüz ile yüzde 200 ile yüzde 300 arasında kâr ediyorlar.
Bankaların tamamı kredi kartlarında aynı faizi kullanıyor. Bu karteldir. Merkez Bankası da bu kartele dahildir. Çünkü kanuna göre bu faizleri Merkez Bankası belirliyor. Ayrıca bankalar mevduata yıllık faiz veriyor. Kredilerden aylık faiz alıyor.
Kartelleşmeyi önlemek Anayasaya göre devletin görevidir.
Hükümet siyasi rant yaratmak için bankaları suçluyor. Gerçekte bu sorun, ''kredi faizler oranları da aylık değil, yıllık faiz olarak ilan edilecek ve bu faizler en fazla mevduat faizi artı yüzde 30 olacak" diye bir yasa ile çözülür .
Ben 2010 yılında bu mealde iki kanun tasarısı verdim. İkisi de AKP oyları ile reddedildi.
2- Sayın Kılıçdaroğlu, bir Alman dergisinin ''Almanlar tutuklanmaktan korktukları için mi Türkiye'ye gelmiyor'' sorusuna, '' ne yazık ki böyle bir ortam var'' diye yanıt veriyor. Bu yanlıştır.