Trump, seçimi kaybettikten sonra aynen mahalle şirretleri gibi sonuçlarını kabul etmiyor. Yetkisini kötüye kullanarak devlet krizi yaratıyor. ABD'de seçim soruşturmalarını eyaletler yürütüyor. Ancak Adalet Bakanı Barr, hile iddiası ile federal savcılara soruşturma talimatı verdi. Seçim sonuçlarına bakan bir numaralı savcı bu talimatı protesto için istifa etti. Yalnızca bu tutumu bile, Trump'ın ABD ve Dünya demokrasisi için ne kadar büyük bir sorun olduğunu gösteriyor.
Trump; ABD başkanlar tarihine örneği olmayan tek adam olarak geçecektir. Trump için ABD ve Dünya; ''İçi boş adam, popülist, Post Truth olarak'' değerlendiriyor. Post-truth, 2016 yılında ABD seçimlerinde gündeme gelmişti. Bu deyim Türkçe'de ''gerçek-ötesi''; nesnel ve bilimsel gerçeklerden uzak, duygu ve inançlara dayanan ve aynı zamanda popülist bir yaklaşımı ifade etmek için kullanılıyor.
Kimsenin Trupm'ı suçlamaya hakkı yok… Çünkü Trump'ın ne olduğunu Amerikalılar biliyordu. Buna rağmen neden Amerikalılar onu seçti? Çünkü ABD'de halk akıl tutulması yaşıyordu. Aslına bakarsak Hitler'in ne olduğunu da Alman halkı biliyordu ve onu seçmişti.
Dünyada demokraside iniş Trump öncesi başlamıştı, Trump sonrası hızlandı.
Freedom House (Dünya Özgürlükler Evi) de her sene bütün ülkelerde anketler yapıyor ve "İnsan Hakları ve Demokratik Özgürlükler Endeksi" yayınlıyor. Ülkeleri, yaptığı anket sonucuna göre, insan hakları ve demokratik özgürlükler açısından, "özgür, yarı özgür ve özgür olmayan ülkeler" statüsünde tasnif ediyor. Freedom House 2020 raporunun başlığı "Dünyada Demokrasi İnişte" şeklindedir. Trump öncesi, 2015 yılında, dünyada insan hakları ve siyasi özgürlükler endeksine göre özgür ülke oranı yüzde 46 iken, Trump'ın başkanlık yaptığı dönemde yüzde 42,6'ya geriledi. Kısmen özgür ülke oranı da yüzde 30'dan yüzde 32,3'e yükseldi. Özgür olmayan ülkeler oranında ise 0,9 oranında artış var. Ama bu oran özgür ülke kaybının çok altında kalıyor.