Üç çeyrektir GSYH küçüldü. Dört çeyrektir de yatırımlar daha büyük oranda azaldı. Küçülmenin ekonomiye en yüksek maliyeti işsizliğin artması oldu. Ayrıca reel sektörde ve Finans sektöründe iflas riski arttı. Dış borçların temerrüde düşme riski de arttı.
İktisadi ajanlar iyimser olmak ister. Çünkü ekonomik istikrar sorunu herkesi etkiler. Ne var ki deve kuşu gibi başımızı kuma gömersek, kader ağlarını daha hızlı örmüş olur. İyimser olmanın tek yolu sorunları iyi tespit etmek ve akılcı ve uygulanabilir çözüm yolu bulmaktır.
Ekonomide küçülme, Fert başına geliri daha çok düşürdü. İç ve dış borçları çevirmek için önce gelir artışı gerekir. Dış borçlarda ayrıca bu geliri dövize çevirmek gerekir.
Reel sektörde konkordoto taleplerinin artması, bankaların takipteki kredi oranlarının yükselmesi, bir anlamda ihtiyaçtan bir anlamda da koruma iç güdüsünden kaynaklanıyor. Hakiki ve hükmi şahıslar kriz korkusu ile ellerindeki nakdi azaltmak istemiyorlar. Dövizi olanlar kötü günler için bir kısmını yastık altına atıyorlar. Borcunu ödemek istemeyenlerin sayısı arttı.
Bu nedenledir ki, bankaların takipteki kredileri de arttı.
KOBİ'lerin takipteki kredi oranı yüzde 8.40 ulaştı. Seçim sırasında popülist amaçlı kredi dağıtmanın başka sonucunu beklemek safdillik olurdu. Ancak siyasi iktidar KOBİ kredilerine kefalet sistemi getirerek, maliyeti, meslek odalarına aidat ödeyenlere, özel sektöre ve tüm vergi mükelleflerine yaymıştır. Kamusal zararların sosyalize edilmesi, kaynakların yanlış kullanılması demektir. Türkiye de istikrarsızlığın nedenlerden birisi ve en önemlisi kamu kaynaklarının (Kamu bankaları dahil) popülist amaçlı kullanılması, yani çar-çur edilmesidir.