Doğru faiz politikası ekonomik istikrarın olmazsa olmazlarından birisidir. Başka bir ifade ile, bir ekonomik istikrar politikası aracı olması için önce faizlerin istikrarlı olması gerekir. Türkiye gibi çift haneli enflasyon yaşayan ekonomilerde söz konusu faiz reel faizdir. Çünkü enflasyondan şişen nominal faiz her zaman yanıltıcı olabiliyor.
1. Bu yeni faizler dövize talep yaratır ve kur istikrarını bozar.
13 Aralık itibariyle Merkez Bankasının ortalama fonlama maliyeti yüzde 10.60'tır. MB beklenti anketine göre de, 2020 yılı TÜFE beklentisi yüzde 10.07'dir. Bu şartlarda 2020 yıl sonu için reel faiz oranı beklentisi yüzde 0.48'dir.
Yine 13 Aralık itibariyle MB verilerine göre, bir yıllık ve daha fazla vadeli mevduat için ortalama faiz yüzde 10.94'tür. Beklenen TÜFE oranına göre reel faiz 0.79'dur. Mevduat faizi üzerindeki vergi yükü de dikkate alınırsa ele geçen reel faiz oranı daha da düşer. (aşağıdaki tablo)
Türkiye şartlarında bu reel faizler düşüktür. Riskleri karşılamıyor. Türkiye'nin beş yıllık tahvilleri uluslar arası iflas riski sigorta oranı (CDS) 285 baz puandır. Demek ki TL reel faizlerinin de önce en az bu risk pirimi kadar olması gerekir. Artı Döviz yerine TL'yi cazip kılacak, ayrıca yabancı sermaye çekecek bir reel faizinde ilave edilmesi gerekir. Yani reel faiz en az yüzde 4 veya 5 olmalıdır. Bu günkü yüzde birin altında kalan reel faizler, orta ve uzun dönemde döviz tutma talebini artırır ve enflasyon üstünde kur artışı yaratır.
2. Mevduata eksi faiz dolarizasyonu artırdı.