YEP'te, hedeflenen büyüme ve istihdam arasındaki çelişki izaha muhtaçtır. 2020 ve sonrası için yüzde 5 büyüme öngörüldüğü halde, işsizlikte yüzde 9.3 ve yüzde 9 gibi yüksek seviyeler hedefleniyor.
Yüzde 9 işsizlik açıklanan ortalama işsizlik oranıdır. İş aramayan fakat çalışmaya hazır olan işsizleri de katarsak, bu durumda fiili işsizlik oranı yaklaşık yüzde 15 oluyor... Bu oran dünya işsizlik ortalaması olan yüzde 5'in çok üstündedir.
Üretimde ithal girdi payının yüksek olduğu durumda, büyüme işsizliğe kısmen yansır. Türkiye'de, GSYH küçülünce ithal girdi talebi azalıyor. Büyüme olunca artıyor. Beklenen iç talep artışı olsa bile, içeride üretim artmıyor ve bu günkü dış ticaret politikası çerçevesinde ithalat talebi artıyor. Bu nedenle ithalat yaptığımız ülkelerin üretimini ve istihdamını artırmış oluyoruz. İktidar her ne halse, ithalatı düşürmeyi tamamıyla düşük TL'ye bağlamış; içeride ara malını üretmek için bir hedef tespit etmiyor ve politika oluşturmuyor.
Öte yandan, YEP'te 2019 yılı için özel yatırımlarda gerçekleşme tahmini yüzde 7 küçülme şeklindedir. Buna karşılık 2020'de, yüzde 12.1 olması bekleniyor. Bu hedefin tutması imkansızdır. Nedenlerine gelince;
1) 2020'de kamu yatırımlarının yüzde 14 oranında küçüleceği hedef alınmış. Özel sektör yatırımlarının artması için devletinde altyapı yatırımı yapması gerekir. Bir kamyonun Edirne'den İzmir'e paralı yolu kullanarak 1000 liraya gitmesi kamu altyapı yatırımı değildir. Ayrıca devletin rekabet piyasasını geliştirmesi, çevre sorunlarını çözmek gibi tamamlayıcı yatırımlar yapması gerekir.
2) Sebebi ne olursa olsun, Türkiye'nin uluslar arası standartlara göre hukukun üstünlüğünde geri düşmesi, yerli ve yabancı yatırımlar için caydırıcı etki yaptı. Mevcut yargı reform tasarısı hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığını sağlayacak bir yol değil. Bu yılın son iki yarısında piyasada kıpırdama var. Kredi desteği yalnızca esnaf ve bazı KOBİ yatırımlarını teşvik edebilir. Ancak yerli ve yabancı büyük yatırımlar için hukuki güvence şarttır.