Siyasi iktidar iki konuda takıntılıdır. Faiz ve konut… Her ikisi de yanlıştır.
Faiz konusunda hükümetin oyunu kuralına aykırı oynaması, kurlarda spekülatif artışlara neden oldu. Bu yüzden, raiting notlarına ve uluslar arası dış borç sigorta primi göstergelerine göre Türkiye 'nin dış borçları yüksek risk sınıfına girdi. Eğer bir istikrar programı hazırlanmazsa Türkiye dış borçlarda bir sorun yaşayacaktır.
Hükümet geçmiş devalüasyonların krizden çıkışı hızlandırdığını örnek alıyorsa yanılıyor. Çünkü 2001 krizi dahil, önceki krizlerde cari açık ya yoktu veya düşüktü, özel sektörün dış borcu azdı ve üretim dışa bağımlı değildi.
Konuta gelince… Siyasi iktidarın konut takıntısı yalnız bu sektörde değil, tüm ekonomide bozucu etki yaratıyor. Zira konut sektörü birçok sektörü etkiliyor.
Önceki gün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK') reel sektör güven endeksini açıkladı. İnşaat sektöründe güven endeksi geçen sene Ağustosa göre bu sene Ağustos'ta yüzde 22 oranında geriledi. Yine bir ay öncesi Temmuz ayına göre ise yüzde 10.7 oranında geriledi. Bu kadar hızlı güven kaybı bu güne kadar hiçbir sektörde olmadı.
Enflasyon etkisinden arındırıldıktan sonra, yani reel olarak konut fiyatları son bir yılda yüzde 15 ile yüzde 20 arasında düştü. Kiralar da düştü. Kiralık konut ve kiralık işyeri ilanları arttı.