Rus oligark Mihail Borisoviç Hodorkovski, 2000'li yılların başında Rusya'nın en zengin adamı idi. Forbes'ın milyarderler listesinde 16. sırada yer aldı. 2003 yılında politikaya gireceğini açıkladı. Kısa bir süre sonra da ortağı Platon Lebedev ile birlikte zimmet ve vergi kaçırma suçuyla tutuklandı. 2013 tarihinde Putin tarafından affedildi ve Rusya dışında yaşamaya başladı.
Mihail Hodorkovski, Uluslararası Af Örgütü tarafından düşünce mahkûmu olarak kabul edilir. Economist dergisi tarafından "Kremlin'in sürgün bulunan önde gelen eleştirmeni" olarak tarif edilmiştir.
Eğer Mihail Borisoviç, siyasete gireceğini açıklamasaydı ve Putin'e muhalif olmasaydı, kılına zarar gelmezdi.
Bu tür olaylar tüm dünyayı rahatsız ediyor. Ne var ki aynı Putin 4 Mart 2012 tarihinde yapılan seçimler sonucu yüzde 63,6 oyla Rusya Federasyonu'nun 3. kez devlet başkanı seçildi. 1917 devrimini yapan Rus halkının nasıl oluyor da demokrasiye bu kadar duyarsız kaldığını insan anlamakta zorlanıyor.
Başbakan Dimitri Medvedev, Putin'in yedeği gibi... Ancak şimdi maaşını aşan servet edindiğini öne süren raporun açıklanmasıyla protesto gösterileri başladı. 500 kişi göz altına alındı.
Bugün eşini yardımcısı yaptığı için demokratik dünyadan tepki alan İlham Aliyev, 2013 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yüzde 84.54 oy oranıyla yeniden cumhurbaşkanı seçilmişti.
Türkiye'yi yakından ilgilendirdiği için Putin ve Aliyev'i örnek verdim. Rusya ve Azerbaycan arasındaki bağ ve Azerbaycan'ın Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi olması da aslında otokrasi dayanışmasıdır. Yoksa normalde Karabağ'da açıkça Ermenistan'ı destekleyen Rusya'ya karşı Azerbaycan'ın tepkili olması gerekirdi.