Temmuz ayı Merkez Bankası, TÜFE bazlı reel kur endeksini kriter alıp, 7,20 dolar kurunu da buna göre düzeltirsek TL yüzde 35 daha düşük değerdedir.
Öte yandan 2007 sonunda MB reel kur endeksi 127 idi. Bu gün aynı endeks 65'tir. Yani o günden bu güne Dolar /TL kuru yüzde 95 oranında değişti. 2007 de TL değerli idi, şimdi dolar değer kazandı, TL değeri düşük kaldı. Eğer Türkiye, dünyanın en kırılgan ülkesi olarak görülüyorsa baş nedeni dalgalı kur politikasıdır.
Kur sorunu; üreticiye, tüketiciye, işçiye, işverene, tüm vatandaşlara maliyet getirdi, getirmeye de devam ediyor.
1. Halkın satın alma gücü düşüyor
Türkiye de, üretimde kullanılan ithal girdi payı, yüzde 30 yüzde 40 oranındadır. Kur artışı ithal girdi fiyatlarının artması demektir. Buda üretimde birim maliyetlerin artmasına neden oluyor ve Yİ-ÜFE artıyor. 2018 kur şokunda Yİ-ÜFE yüzde 45'e çıkmıştı. Artan üretim maliyetleri perakende fiyatlara yansıyor. Yine kur şoku nedeni ile aynı şekilde TÜFE oranı da 2018 de yüzde 25'e çıkmıştı. Dahası Türkiye, aksak rekabet karakterli bir piyasa yapısına sahip olduğu için vitrinde yeni malların fiyatları artınca perakendeciler eski malların fiyatlarını da aynı seviyeye çıkarıyorlar. Gelirler artmadığı veya kur artışı gelir artışından daha yüksek olduğu için halkın satın alma gücü düşüyor.
Öte yandan toplam ithalatın yüzde 12 kadarı tüketim mallarıdır. Kur artışı tüketim mallarının fiyatlarını da artırıyor. Bazı tüketim mallarında yeni yapılan KDV indiriminin de kur artışı nedeni ile bir önemi kalmıyor. Halk ithal tüketim mallarını daha pahalı alıyor. Burada da perakendeciler boş durmuyor. Vitrindeki yerli malların fiyatını da artırıyor. Halkın geliri artmadığı için daha az ithal tüketim malı alabiliyor.