Küreselleşme kağıt üzerinde olduğu gibi kalmadı. Dünyada sektörel dengeleri bozdu. Sıcak para dediğimiz, kısa vadeli spekülatif sermaye hareketlerinin artmasına ve finans sektörünün reel sektör aleyhine büyümesine yol açtı. O kadar ki, spekülatif sermaye birçok ülkede, siyaseti de kontrol altına aldı. Söz gelimi Soros'un açık toplum enstitüleri, ideolojik ve siyasi alanda toplumu yönlendirmek için çalıştı.
İçinde bulunduğumuz iktisadi konjonktürde, küresel sürecin sürükleyici unsuru olan sermaye hareketleri global ekonomide kırılganlığı artırdı. Dolar, spekülatif işlemler aracı oldu, istikrarsız bir para birimi oldu.. Küresel istikrar dünya para sisteminde yeni arayışlara yol açacak kadar bozuldu.
Küreselleşme sürecinde yalnızca sermaye hareketleri tam, mal hareketleri ise kısmen serbest hareket etti; emek faktörünün hareketine ise tersine sınır getirildi.
Spekülatif sermayenin doymaz iştahı ve hırsı olmasaydı, sermaye gibi emek faktörü de serbest dolaşabilseydi, o zaman dünya refahına etkisi daha yüksek olurdu.
Sermaye hareketlerini dikkatli kullanan, yararlanan Çin gibi ülkeler, devamlı cari fazla verdi. Sıcak paranın getirdiği geçici rehavete kapılan, Brezilya, Türkiye gibi ülkeler ise sürekli cari açık veriyor. Cari açık, dış borca dönüşüyor ve cari açık veren ülkeler sürekli dış borca dayanan bir büyüme serüveni yaşıyor.
Türkiye küreselleşmeden, hem demokrasi cephesinde, hem de ekonomik istikrar olarak en fazla zarar gören ülkelerden oldu.